Cem Sultan’ın Hakkı mı Yendi? Tüm Yönleri ile Cem Sultan Olayı

Osmanlı

Cem Sultan, İstanbul Fatihi Sultan II. Mehmed’in Çiçek Hatun'dan oğlu olup, 22 Aralık 1459 günü Edirne’de doğmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in en küçük oğludur. (Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade Cem) Tarih sayfalarında, kardeşi Sultan II. Bayezid ile girdiği amansız taht mücadelesi ile bilinmektedir. Cem Sultan, babasının ölümünden sonra tahtın kendisine ait olduğunu savunarak kardeşi Bayezid’e isyan etmiş ve ömrünün sonuna kadar bu mücadelesini sürdürmüştür. Cem Sultan’ın mücadelesinde yer alan bazı kritik noktalar incelendiğinde, hakkının yendiği ve kardeşi Bayezid yerine aslında Cem Sultan’ın padişah olması gerektiği yönünde iddialar bulunmaktadır. Tüm bu noktalar incelenmeden önce, Cem Sultan’ın hayatına göz atalım.

Cem Sultan’ın Hayatı

Cem Sultan, 4 yaşından itibaren yetkin hocalardan ders almaya başlamıştır. Sarayda aldığı dersler arasında Rumca öğrendiği de düşünülmektedir. 10 yaşına geldiğinde ise Kastamonu’ya iki lalası ile birlikte sancakbeyi olarak gönderilmiştir. Kastamonu’da kaldığı sürece, Süleyman Çelebi ve Nasuh Çelebi gibi iki laladan eğitim almaya devam etmiştir.
Sancak beyliğinde önemli tecrübeler kazanan genç şehzade, 1473 yılında saray komplosunun göbeğinde büyük olasılıkla habersizce yer almış ve babası Sultan Mehmed buna çok kızmıştır.

Fatih Sultan Mehmed, 1473 yılında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan üzerine sefere çıkınca, yanında büyük şehzadeleri Mustafa ve Bayezid’i götürür. Cem Sultan’ı, taht naibi olarak Kastamonu’dan Edirne’ye getirir ve yerine kaymakam olarak saraya bırakır. Fatih Sultan Mehmed’in Akkoyunlular üzerine yaptığı bu seferde, padişahtan 40 gün boyunca hiçbir haber alınamayınca, Şehzade Cem’in iki lalası Nasuh ve Süleyman Çelebi, padişahın öldüğünü düşünerek Cem Sultan’ı padişah olarak ilan edip tahta çıkarırlar.

Fakat, tam tersi bir durum olur; Fatih Sultan Mehmed zaferle Edirne’ye geri döndüğünde gördüğü manzara karşısında, oğlunun içinde bulunduğu bir saray komplosunun kendisine düzenlendiğini düşünür ve oldukça sinirlenir. Cem Sultan’ın iki lalasını öldürtür. Ancak oğlunun bu işlerden haberi olmadığına kanaat getirerek, olayı Şehzade Cem’in toyluğuna ve tecrübesizliğine vererek ona herhangi bir yaptırım uygulamaz. Bu sonucun doğruluğu, ertesi sene verdiği kararla ortaya çıkacaktır.

1474 yılında, Sultan II. Mehmed’in en büyük oğlu Mustafa, Konya valiliği yaptığı sırada ölür. Ardından, Şehzade Cem Sultan, Mehmed tarafından Konya Valiliği'ne atanır. Şehzade Mustafa’nın ölümü hâlâ tartışmalı bir konudur. Şaibeli ölümünün ardından, Sadrazam Veli Mahmud Paşa, Fatih Sultan Mehmed tarafından idam ettirilir. Şehzade Mustafa’nın, Veli Mahmud Paşa’nın karısıyla gizli bir ilişkisi olduğu gerekçesiyle zehirlenerek öldürüldüğü öne sürülse de bu kanıtlanabilmiş bir iddia değildir.

Taht Kavgası Başlıyor

3 Mayıs 1481 günü, Fatih Sultan Mehmed’in yönü belli olmayan büyük bir sefere çıktığı sırada, Gebze’de şaibeli bir biçimde ölümünün ardından, iki şehzade arasında taht mücadelesi başlamıştır.

Sultan II. Mehmed öldüğünde, Şehzade Bayezid Amasya sancağında, Şehzade Cem ise Konya sancağındaydı. Fatih’in sadrazamlarından Karamanlı Mehmed Paşa, Cem Sultan’ın tahta geçmesini destekliyordu. Bu sebepten, Fatih’in ölümünü gizlemeyi denedi. Ancak bu mümkün olmayınca Yeniçeri ayaklanması yaşandı ve Karamanlı Mehmed Paşa, yeniçeriler tarafından öldürüldü. Padişahın ölümünün ardından her iki şehzadeye de haberci gönderilmişti. Cem Sultan’ın hayatında, daha doğrusu Osmanlı tarihinde en kritik kırılma ve dönüm noktalarından biri bu sırada yaşandı. Konya sancağında bulunan Cem Sultan’a, babası Fatih Sultan Mehmed’in ölüm haberini götüren haberci, Şehzade Bayezid’in kayınpederi olan Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa’nın girişimi ile yolda öldürüldü ve sultanın ölüm haberi ilk olarak Şehzade Bayezid’e ulaştı. Bayezid hemen Amasya’dan yola çıkarak İstanbul’a geldi ve tahta çıkarak padişahlığını ilan etti. Cem Sultan ise babasının ölümünü 4 gün sonra haber aldığında, iş işten geçmişti.

Cem Sultan, babasının meşhur "kardeş katli vaciptir" fetvası gereği, ağabeyi Bayezid’in kendisini katlettireceğini bildiğinden, ayrıca Osmanlı tahtının gerçek sahibinin kendisi olduğunu ve bir komplo kurulduğunu öne sürerek, Konya’dan ordusuyla yola çıktı. 28 Mayıs 1481 günü İnegöl’de yaşanan savaşta, Ayas Paşa’yı yenerek Bursa’yı kuşatıp ele geçirdi. Ardından adına sikke bastırıp hutbe okutarak Bursa’da padişahlığını ilan etti.

Ardından, halası vasıtasıyla Sultan Bayezid’e haber göndererek kan dökülmemesi için Anadolu’da kendisinin padişahlığını tanımasını, Rumeli’de ise Bayezid’in padişah olduğu bir yapının kurulmasını ve barış yapılmasını teklif etti. Sultan II. Bayezid, bu teklifi "Hükümdarlar arasında akrabalık yoktur" sözüyle reddetti.

Sultan Bayezid, ordusunu toplar ve kardeşinin üzerine yürür. 20 Haziran 1481 günü, iki kardeş arasında Yenişehir Ovası’nda yaşanan savaşta, Sultan II. Bayezid galip gelir ve Cem Sultan yaralı bir şekilde Konya’ya geri döner. Fakat Bayezid’in paşalarından Gedik Ahmet Paşa onu takip etmektedir. Bunun üzerine Cem Sultan, Memluk idaresindeki Halep’e geçer.

Osmanlı tahtında yaşanan bu kardeş kavgası, çevre devletlerin hoşuna gitmektedir. Memluk Sultanı Kayıtbay, Cem Sultan’a destek çıkarak büyük bir törenle onu Kahire’de karşılar. Memluk Sultanı’ndan aldığı destekle Cem Sultan, ağabeyi Bayezid’e tahtı kendisine bırakmak karşılığında 1 milyon akçe önerse de bu teklif kabul görmez. Cem Sultan, Mısır’da bulunduğu süre içerisinde hac vazifesini gerçekleştirmiştir. Böylelikle hacca giden ilk Osmanlı hanedan üyesi olmuştur.

Cem Sultan, Mısır’da bulunduğu süre içerisinde yazdığı şiirlerde, hacca gittikten sonra manevi huzura erdiği ve bu sebeple taht iddiasından vazgeçtiği görülmektedir. Ancak buna rağmen, çevresindekilerin baskısı olsa gerek, daha sonra tekrar aynı mücadeleye girişmiş ve annesi, eşi ve çocuklarını Mısır’da bırakarak Anadolu’ya gelmiştir. Anadolu’da yaşanan ilk savaşın ardından geçen bir yılın ardından, 27 Mayıs 1482 günü Cem Sultan tekrar Konya’yı kuşatmıştır.

Sultan Bayezid’in geldiği haberini alan Cem Sultan, kuşatmayı kaldırarak Ankara’ya geçer. Tüm yollar tutulmuştur. Bayezid, kardeşine Kudüs’te ikamet etmesi durumunda tüm masraflarının karşılanacağını teklif eder, ancak Cem Sultan bunu kabul etmez. Cem Sultan’ın önemli destekçilerinden olan Karamanoğlu Kasım Bey, ona Rumeli’ye geçerek mücadelesini burada sürdürmesini teklif eder. Tam bu sırada, Sultan Bayezid Cem’e gönderdiği mektupta, 1 milyon akçe karşılığında taht iddiasından vazgeçmesini teklif eder.

Ancak Cem Sultan, Rumeli’ye geçmeye karar vermiştir. Yaklaşık 30 kadar adamını yanına aldıktan sonra, Rodos Şövalyeleri ile ittifaka girer ve onların gemileriyle önce Bodrum Kalesi’ne, ardından Anadolu’dan ayrılıp Rodos’a geçer. Bu hareket, Cem Sultan için acı ve çileli bir sonun sadece başlangıcı olmuştur. Cem’in Rodos Şövalyelerine sığınması, hayatında yaptığı en büyük yanlış olarak görülmektedir.

Cem Sultan, Hristiyan Dünyası İçin Kıymetli bir Rehine Oluyor

Cem Sultan, 30 Temmuz 1482 yılında Rodos Adası'na geldiğinde, şövalyeler ile anlaşmaya varır. Buna göre, Rodos Şövalyeleri Cem Sultan'a destek verecek, karşılığında ise Rodos'tan alınan adalar geri verilecek ve şövalyelere 150 bin altın verilmek suretiyle her iki taraf için barış sağlanacaktı.

Cem Sultan ile anlaşan ve Rodos'u kurtaran Rodos Şövalyeleri lideri Pierre d'Aubusson, arka planda Osmanlı'ya karşı büyük bir komplo hazırlığı tezgahlıyordu. Cem Sultan'ın ellerinde bulunduğunu belirterek, kurulacak Haçlı ordusuyla Osmanlı'nın Avrupa'dan atılmasını ve sonunun getirilmesini sağlamak amacıyla Papa ve diğer Avrupa ülkelerine mektuplar yollamıştı. Pierre d'Aubusson, adeta Cem Sultan’ın hayatını karartmıştır.

Cem Sultan, Rumeli'ye geçeceğini zannederken, arka planda Rodos Şövalyeleri, Bayezid ile 45 bin duka altını karşılığında Cem Sultan’ın ellerinde kalması koşuluyla anlaşmıştı. Bunun ardından Fransa ile Rodos arasında yapılan müzakerelerde, Cem Sultan’ın Fransa’ya verilmesi kararlaştırıldı ve Cem Sultan Pouet Kalesi'ne getirildi. Bayezid bu kez, Cem’in Fransa’da kalması yönünde Fransa ile anlaşmaya varmıştır. Çünkü Sultan II. Bayezid, Cem’in Fransa haricinde başka bir ülkede olmasının sıkıntı doğuracağını düşünüyordu. Fransa'da yaklaşık 6.5 yıl kalan Cem Sultan (Avrupa kaynaklarında Djem Sultan), daha sonra Papa 8. Innocentius’un isteğiyle Roma’ya getirildi (14 Mart 1489).
cem sultan
Cem Sultan'ın İtalyan Ressam Pinturicchio
Tarafından çizilen Portresi

Papa, niyetinin Cem Sultan’ı kullanmak olduğunu gizlemiyordu. Onu kullanarak Osmanlı’ya karşı Haçlı ordusunu toplama niyetindeydi. Ancak aradığı desteği bulamadı. Ardından Cem Sultan’a Hristiyan olmasını teklif etti. Cem Sultan bunu kesin bir dille reddetti. Roma’da kaldığı yaklaşık altı yıl boyunca Cem Sultan, Avrupa krallarının ve papanın aralarında olduğu çeşitli güç oyunları içerisinde buldu. Sultan Bayezid, Cem Sultan'ın rehin tutulduğu süreçte kardeşi için Papa 8. İnnocent ve yolsuzluklarıyla bilinen Borgia ailesinden Papa olan (1492’de İnnocent ölünce yerine geçer) Aleksandır Borgia’ya yüklü miktarda fidyeler ödemiştir. Cem Sultan’a pek çok suikast girişiminde bulunuldu. Tüm bunlara karşılık artık onun asıl arzusu, Mısır'da bıraktığı ailesine tekrar kavuşmaktı. Roma’da bulunduğu süre içerisinde Cem Sultan’ın, Roma’da bulunan fakirlere bolca yardımda bulunması büyük takdir ve taraftar toplamıştır.

Cem Sultan’ı Osmanlı’ya karşı kullanmak için Macaristan Kralı, Memlük Sultanı ve Fransa Kralı kendilerine verilmesini talep ediyordu. Bu istekler doğrultusunda Papa oldukça zor bir durumda kalmıştı. Özellikle Fransa Kralı 8. Şarl, Cem Sultan’ı yanına alarak Kudüs’e gitmek istiyordu. Bu sebepten Cem Sultan'ı almak için Napoli üzerine sefer düzenledi. Tam bu sırada Papa Borgia, Sultan Bayezid ile istişare içindeydi. Sultana, 300 bin altını peşin vermesi halinde Cem Sultan’ı zehirleteceğini teklif etmişti. Cem’in ölümüne karar verilip, Papaya istediği paranın iletileceği haberi gönderildi.

Bu haber üzerine Fransa Kralı, vakit kaybetmeden ordusuyla birlikte Cem Sultan’ı almak için Roma’ya yöneldi (1495 Ocak). Papa, Cem Sultan’ı Fransa Kralı’na teslim etti fakat Cem Sultan çoktan zehirlenmişti. Cem Sultan, Napoli yolundayken daha fazla direnemedi ve 25 Şubat Perşembe günü (1495) hayata gözlerini yumarak esaret altında geçen çileli hayatı sona erdi.

Sultan Bayezid Vicdan Azabı Nedeniyle mi Kardeşinin Cenazesine Sahip Çıktı?

Cem Sultan, ölüm döşeğinde iken ailesinin İstanbul’a getirilerek korunmasını, naaşının ise Osmanlı’ya götürülerek defnedilmesini vasiyet etmiştir. Papa, Cem Sultan’ın naaşının teslim edilmesi için Bayezid’e para teklif etse de bu teklif kabul edilmez ve Cem’in naaşı uzun süre Napoli’de kalır. 1499 yılında Sultan Bayezid, kardeşinin naaşının teslim edilmemesi durumunda Napoli’ye savaş açacağını ilan edince, Cem Sultan’ın naaşı Osmanlı’ya teslim edilir.

Cem’in naaşı Bursa’ya getirildikten sonra Sultan II. Murad’ın yaptırdığı caminin bahçesine, büyük ağabeyi Şehzade Mustafa’nın yanına defnedilir. Onun için üç gün yas ilan edilir ve günahlarının bağışlanması için bolca sadaka dağıtılır. Cem Sultan, yaşadığı sıkıntılı hayatı şiir dizelerine duygulu ve acıklı bir şekilde dökmesiyle, Osmanlı hanedanı içerisinde duygularını şiire yansıtan en başarılı Osmanoğlu olarak gösterilmektedir.

Cem Sultan’ın, hayatı boyunca taht kavgası sebebiyle Osmanlı Devleti'ne büyük zararlar verdiği ve gücünü zayıflattığı ortada olmasına rağmen, ağabeyi Sultan Bayezid onun cenazesi için dört yıl boyunca pazarlıklar yapmıştır. Sultan Bayezid, teslim aldığı cenazeyi, sanki kendisine isyan etmemiş ve normal bir süreç sonucu vefat etmiş gibi, hiçbir şey olmamış gibi kardeşinin cenazesiyle ilgilenerek gerekenleri fazlasıyla yapmış olması şaşırtıcıdır. Bazı görüşlere göre, Sultan Bayezid’in aslında kardeşi Cem’in hakkını yediğini bildiğinden, çektiği vicdan azabını hafifletmek için kendisini Cem’in cenazesine sahip çıkmak zorunda hissettiği düşünülmektedir.

Yeniçerinin Bayezid Desteği

Sultan II. Mehmed’in ölüm haberinin duyulmasının ardından, Yeniçeri ayaklanması yaşanmış ve ölüm haberini gizlemek isteyen Sadrazam Karamanlı Mehmed Paşa öldürülmüştür. Hemen ardından, Şehzade Bayezid’in İstanbul’da bulunan oğlu Korkut, Yeniçeriler tarafından saltanat naibi olarak tahta çıkarılmıştır. Bu hamlenin, babası Bayezid’in Amasya’dan gelene kadar tahtın garanti altına alınabilmesi için yapıldığı anlaşılmaktadır. Buradan da Yeniçerilerin, Fatih’in ardından Sultanlık için Bayezid’i desteklediği açıkça görülmektedir.

Yeniçerilerin, Fatih Sultan Mehmed devrinde sürekli sefer yapmaktan yorulmuş olması ve sakinliği ile bilinen Bayezid’in tahta çıkarılarak, aralıksız süren sefer ve savaş trafiğinin bitirilmek istenmesi gerektiği düşünülmektedir. Nitekim Yeniçeriler ve ulemalar, yeni Sultan Bayezid’e “Baban gibi olma” yani askeri sürekli seferlere gönderme tavsiyesinde bulunmuştur. Neden bu şekilde bir tavsiye verildiği bilinmemekle birlikte, Sultan Bayezid dönemi, uzun süren fetihlerin ardından gelen sükunet dönemi olarak geçmiştir.

Sultan II. Bayezid’in sefere çıkmamasının bir diğer nedeni ise kardeşi Cem Sultan’ın Papalık ve Fransa’nın elinde rehin tutulması ve tehdit unsuru olarak öne sürülmesidir. Nitekim, 1495 yılında Cem Sultan’ın ölümünün ardından Sultan II. Bayezid’in Avrupa üzerine yeniden seferlere başlaması bunu kanıtlar niteliktedir.

Babasının Gözdesi Cem

Osmanlı tahtının asıl varisinin Cem Sultan olduğu ve hakkının yendiği konusunda güçlü delillerden biri de Fatih Sultan Mehmed’in tavrıdır. Sultan Bayezid ve Cem Sultan arasında on bir yaş fark bulunmaktadır. Cem Sultan, babasının gözdesiydi ve çoğu tarihçiye göre Fatih Sultan Mehmed aniden ölmeseydi tahtı Cem’e bırakacağı kesindi. Çünkü Cem Sultan, daha sevimli, dinamik ve cesur bir kişiliğe sahipti. Sultan Bayezid’in şehzadeliği ve sancak dönemindeki tavırları ile sefahate meyilli olması gerekçesiyle babası tarafından ihtar edildiği ve sevilmediği bilinmektedir. Dahası, Sultan Bayezid’in babası Fatih’i hiç sevmediği gibi tahta geçince, babasının izlerini silmek için yaptığı eylemler su götürmez bir gerçektir.

Cem Sultan’ın Hakkı mı Yendi?

Cem Sultan, babası gibi doğu ve batı sentezinde yetişmiş, savaşçı ruhlu bir kişilikti. Fatih Sultan Mehmed’in Cem’i daha çok sevdiği bilinse de, sağlığında tahtı kimin devralacağına dair net bir vasiyet bırakmamış olması meseleyi derinleştirmiştir. Fatih’in net olarak tahtı Cem’e bırakacağını açıklamaması, Cem’in hakkının yenildiği düşüncesinin oluşmasına sebep olabilir. Ancak, saltanatın Cem’e geçmemesinde Yeniçerilerin etkisi ve oyunları önemli rol oynamıştır.

Fatih Sultan Mehmed, çağ açıp çağ kapaması sebebiyle Türk tarihinin en büyük hükümdarı olarak kabul edilmektedir. Osmanlı’yı her yönüyle kalkındırması ve yaptığı fetihlerle günümüzde bile izlerini hissettirmektedir. Ancak tüm bunlara karşın, tarihçiler Sultan Mehmed’in kendi döneminde halkı ve Yeniçeriler tarafından sevilmediği konusunda görüş birliği içindedir. Şaşırtıcı gelse de, bu büyük padişah kendi döneminde yoğun fetih ve seferler nedeniyle askeri ve halk üzerinde bıkkınlık oluşturmaktaydı. Her yeni sefer ve fethedilen şehirlerin yeniden imarı (İstanbul, Trabzon vb.) halka yeni vergiler olarak yük bindiriyordu. Aynı şekilde, savaş ve seferden dönen Yeniçerilerin daha dinlenmeden tekrar sefere çıkmaları, bu askerlerde de aynı bıkkınlığı yaratmaktaydı.

Fatih’in küçük oğlu Cem, tıpkı babası gibi durdurulamaz bir kişiliğe sahipti. Fatih’in ardından, fetih ve seferlerin kesintisiz bir şekilde devam edeceği endişesiyle, sakin ve telkin edilebilir yapısıyla bilinen Bayezid’in tahta geçmesi gerektiği düşünülmekteydi. Bu nedenle, Yeniçerilerin bu taht değişikliğine yön verdiği öne sürülmektedir. Bayezid, "Sofu" lakabıyla bilinmekteydi. Buna karşın Cem’in, babası gibi kaldığı yerden devam edeceği muhakkaktı. Haliyle, Bayezid’in tahta geçmesiyle birlikte Yeniçerilerin haklı çıktığı görülmüştür. Ancak, tarihin bir oyunu olsa gerek, Sultan Bayezid’in pasif davranması ve Yeniçerilerin sefere çıkarılmaması sebep gösterilerek, oğlu Yavuz Sultan Selim’in daha atak olacağı düşünülmüş ve yine Yeniçerilerin etkisiyle tahtan indirilmiştir.

Cem Sultan’ın Soyunun Acıklı Sonu

Cem Sultan’ın yaklaşık on dört yıl esir hayatı yaşaması, Sultan I. Bayezid’in Timur’un elinde esir olmasının ardından Osmanlı tarihindeki en büyük ikinci olay olmuştur. Cem Sultan’ın taht mücadelesi, sonraki dönemlerde kardeş katlinin önemini vurgulamak için önemli bir örnek teşkil etmiştir. Cem Sultan olayı sonrasında gelen Osmanlı padişahları ve devlet adamları, kardeş kavgalarından oldukça çekinir hale gelmiş ve bu sebepten dolayı acımasız kararlar almışlardır.

Cem Sultan'dan sonra Rodos'ta Hristiyan olarak yaşamaya devam eden soyu (Rodos'ta bıraktığı oğlu Murad, şövalyelerin telkinleriyle Hristiyan olmuştur), Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos’u fethetmesinin ardından, Sultanın emriyle boğdurularak öldürülmüştür. Cem Sultan’ın diğer oğlu Oğuz ise Edirne’de rehin kalmıştır. Bir müddet kendisine dokunulmasa da Gedik Ahmet Paşa’nın katledilmesinden sonra, Edirne’de boğdurulmuştur (1482). Annesi Çiçek Hatun ise, oğlu Cem ile aynı yıl olan 1495 yılında Mısır’da vebadan ölmüştür.

Trajik bir hayatı olan Cem Sultan’ın, devam eden ve Hristiyan olan soyu bugün Malta’da yaşamaktadır.

Yararlanılan kaynaklar:
İ. Hakkı Uzunçarşılı (ttk.gov.tr)
İlber Ortaylı Program Video
Vikipedia

Post a Comment

Daha yeni Daha eski