Padişah II. Beyazıt, Fatih SultanMehmet’in büyük oğlu olup annesi Gülbahar Hatun'dur. 1452 yılında Dimetoka
da doğmuştur. VIII. Osmanlı padişahıdır.
İsminin yazılışı
farklı olsa da (Beyazıt, Bayezit gibi) Osmanlıca kaynaklarda Bayezid olarak
geçmektedir.
Şehzadelik
döneminde 7 yaşındayken Amasya Sancağına gönderilmiş ve burada çok iyi eğitim
almıştır. Şehzade Bayezid burada padişah olmak için yetiştirilmiştir. 27 yıl
Amasya’da Sancakbeyliği yapmıştır. 1473 yılında yapılan Otlukbeyli savaşına
katılmıştır.
Cem Sultan Olayı
Babası İstanbul Fatihi Fatih
Sultan Mehmet'in
ölümü üzerine tahta geçen Sultan
II. Bayezid (22 Mayıs 1481), kardeşi Cem Sultan ile taht kavgasına girmiştir. Cem Sultan, II.
Bayezid’in hükümdarlığını tanımaz ve tahta geçtikten hemen sonra Bursa
İnegöl’de isyan ederek Beyazid’in ordusunu yener. Cem Sultan İmparatorluğun
Anadolu kısmında kendi, İstanbul ve Rumeli’de ise Bayezid’in olduğu eşit bir
İmparatorluk istiyordu. Sultan II.
Bayezid ve devletin önde gelenleri bunu kesinlikle reddeder. Cem
Sultan Bursa’yı ele geçirmiş ve adına hutbe okutarak para bastırır. Bu durum
Avrupalıların oldukça hoşuna gitmiştir. Artık Osmanlı’da iki baş vardı ve
bölünecekti. Avrupa devletleri ve Memlüklüler Cem Sultanı desteklemeye
başlamıştır.
Ancak Sultan
Bayezid bu sefer daha hazır bir orduyu Haziran 1481’de Bursa’ya gönderir ve
yapılan Yenişehir savaşında Cem Sultan yenilip Konya’ya çekilir. Ardından
Tarsus üzerinden Memlük Sultanının daveti üzerine Kahire’ye geçer. Burda Sultan
Bayezid’a tahtı bırakması karşılığında 1 milyon akçelik rüşvet önerse de kabul
görmez. Daha sonra Cem Sultan 27 Mayıs 1482’de Konya şehrini kuşatsa da Osmanlı
Ordusu Akşehirde Cem Sultan’ı yener ve Cem Ankara’ya kaçar. Kısa bir süre sonra
ise yanında 30 kadar adamla Rodos Şövalyelerine sığınır. Cem Sultan, Rodos şövalyeleri ile
birlik olup ayaklanma başlatmak istemiş, şövalyelerin eline esir düşüp papaya
teslim edilmiştir. Önce papa daha sonra Fransa kralı elinde Cem Sultan kıymetli
bir rehine olmuş, 1495 yılında ölmüştür.
Tüm bu isyan
hareketine rağmen Sultan II. Bayezid uzun pazarlıklar sonucu 4 sene sonra cenazesini
teslim almış ve Bursa’da defnetmiştir. Cem Sultan öldüğünde 3 gün yas ilan edip
ayrıca merhumun günahlarının bağışlanması için bolca sadaka dağıtmıştır.
Saltanatı
Sultan II. Bayezid Avrupa ordularının birleşerek İstanbul’u geri almak için
saldıracağı duyumu ve düşüncesi üzerine denge siyaseti gütmüştür. Ayrıca kardeşinin
Papanın elinde tutsak olması nedeniyle II. Beyazıt'ın eli kolu bağlanmış ve Osmanlı'nın Avrupa
serüveni 1495 yılında Cem
Sultan'ın ölümüne kadar durmuştur. Hatta bu yüzden saltanatının daha
başında babasının aldığı Otranto kalesini (İtalya) kaybetmiştir.
Ancak buna
rağmen Kili ve Akkirman kaleleri alınarak
Osmanlı toprakları Kırım'la
birleştirilmiştir. Özellikle Akkerman kalesinin alınması önemlidir.(1484)
Kendisinden önce gelen padişahların 3 kez kuşatmasına rağmen alamadığı Akkerman
kalesini, Sultan II. Bayezid fethetmiş, bu seferde ordunun başında bulunurken
Kırım Han’ı Mengli Giray’da yardımda bulunmuş ve sefere katılmıştır. Akkirman
seferi bu yönüyle Kırım Hanının Osmanlı ordusunda yer aldığı ilk savaştır.
Cem Sultan'ın
ölümü ile Venedikliler ile
yapılan Navarin Savaşı ve İnebahtı fethedilmesi önemli zaferlerdir. Bu
savaşların ardından Venedik
Krallığı, Balkanlardaki tüm sömürgelerini Osmanlı Devleti'ne
bırakmak zorunda kalmıştır. Bu devirde yaşanan Sapienza deniz Savaşı Osmanlı
İmparatorluğunun tarihinde açık denizde kazandığı ilk savaş olmuştur.(1499)
1498 yılında Lehistan üzerine büyük bir sefere çıkılmış 40 bin kişilik akıncı
ordusunun bu seferinde Jaroslaw şehrine kadar gidilmiştir. Bu sefer Osmanlı
tarihini en büyük akıncı seferi olarak tarihe geçer. 1502 yılında Venedik’in
barış istemesi üzerine İstanbul Antlaşması imzalanmış ve bu tarihten Kanuni Sultan Süleyman’ın 1521 yılında çıktığı Belgrad seferine kadar Batı yönünde
seferler durmuştur.
Ancak Osmanlı
batıda Bosna ve Mora yarımadasına akıncılar
vasıtasıyla seferler düzenlerken, bu sırada Anadolu rahat durmamış, Şah İsmail'in kışkırttığı Şahkulu
isyanı güçlükle bastırılmıştır.
Ayrıca Çukurova ve
Adana bölgesi sebebiyle Memlüklüler ile 1485’te başlayan savaş 6 sene sürmüş,
iki ordu karşı karşıya gelmeden süren savaş sonunda belirleyici bir üstünlük
sağlanmayınca barış yapılmıştır.
1501 yılında ise
Karamanoğlu beyliği tarihteki son ayaklanmasını başlatsa da bir varlık
gösterememiş, yapılan çarpışma sonucunda Karamanoğlu Mustafa bey Memlüklülere
sığınmıştır. Osmanlı ile arasını bozmak istemeyen Memlük Sultanı, Kahire’de
Karamanoğlu Mustafa beyi öldürmüştür.
II. Beyazıd,
sakin ve dindar bir insan olarak bilinmekteydi. Babası Fatih Sultan Mehmet gibi Savaş üstüne Savaş
yapmamış, sakin yapısı ile tanınmıştır. Bunda Cem Sultan’ın büyük etkisi olmuş
ve II. Bayezid döneminde Yeniçeri için eski büyük savaşlar adeta rüya olarak
kalmıştır. Bu nedenle oğulları babalarının yerine daha atak davranmaya çalışmış
bu durumu fırsat bilerek taht mücadelesine girişmişler, Küçük oğlu Trabzon
Valisi Şehzade Selim, babası II.
Beyazıt'a başkaldırmıştır. Çünkü Sultan Selim doğudaki İran tehlikesi görmüş ve
babasının yetersiz kaldığını düşünmekteydi.
Sultan 2. Bayezid Ölümü
Askerlerin de
desteğiyle Trabzon Valisi
Selim (Yavuz Sultan Selim) askerlerin gözünde adeta Kahraman
olmuş ve II. Beyazıd tahtı
bırakmaya mecbur bırakılmıştır. 31 yıllık Hükümdarlığı son bulan Sultan 2. Bayezid Dimetoka sarayında
huzur içinde ömrünün kalanını geçirmek isterken, yolda Çorlu yakınlarında
aniden vefat etmiştir.(26 Mayıs 1512) Hakkında oğlu Yavuz Sultan Selim yada
şehzade Ahmed’in onu zehirleyerek öldürdüğü yönünde rivayetler yapılmış olsa da
kaynaksal olarak herhangi bir dayanak yoktur. O dönem şehzade çekişmesi
yaşandığı için iki tarafın birbirini suçlamak için asılsız olarak çıkarılan
haberlerden biri olarak düşünülmektedir. Osmanlı kaynaklarında zaten
yaşananlardan dolayı üzüntülü olan Sultan’ın var olan hastalığının bu sebepten
şiddetlenerek onu öldürdüğü yer almaktadır.
Sultan II. Bayezid
Hakkında Bilinmeyenler
II. Beyazıd,
dindarlığından ötürü Sofi veya Veli lakaplarıyla anılan bir kişilikti. 1492
yılında çıktığı Belgrad seferinde Şii bir suikastçinin öldürme girişiminden
kurtulmuştur. Alim ve Şair olduğu kadar Alim adamları ve sanatçıları koruyup
desteklemesi ile tanınır. Dini konularda aşırı titiz bir padişahtır. Tahtan
indirilmesinde özellikle Safevilere karşı pasif bir siyaset izlemesi etkili
olmuştur.
Döneminde Küçük
Kıyamet olarak isimlendirilen 14 Eylül 1509’da yaşanan İstanbul depremi meydana
gelmiş ve yaklaşık 5 bin vatandaş ölmüştür. Sultan II. Bayezid is 10 gün kadar
saray bahçesinde çadırda kalmıştır.
1492 yılında
İspanya’da son Müslüman kent Gırnata’nın düşmesi ve Katoliklerin büyük Müslüman
ve Yahudi katliamı yapması üzerine Sultan II. Bayezid bölgeye yardım göndermiş
ve Müslümanların büyük çoğunluğu tahliye edilmiştir.
Şehzadeliğinde
Farsça ve Arapça öğrendiği gibi Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrenmiş
ve padişahlığı döneminde Türk dilinin gelişmesi için çalışmalarda bulunmuştur. 1506
yılında kendi dönemi ve kendisinden önce gelen Padişahların ve İmparatorluğun
tarihini İdris-i Bitlis’ye Farsça yazdırmıştır. (Heşt Behişt Türkçe 8 cennet
anlamına gelir) Osmanlı İmparatorluğunda tarih yazımcılığı kuruluşundan yaklaşık
1 asır sonra II. Murad’tan itibaren
görülse de Padişah emri ile yazılan ilk tarih kitabı Sultan II Bayezid dönemine
gerçekleştiği için Osmanlı tarihini
yazdıran ilk padişahtır. Böylelikle o döneme kadar yaşamış olan 8 padişah ve
Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’ye kadar çoğu bilgiler
büyük çoğunlukla Sultan II. Bayezid’in sayesinde günümüze gelmiştir.
2. Bayezid babası Fatih Sultan Mehmed’i hiç sevmediği bilinmektedir. Hatta babasını
zehirlediği yönünde iddialar yapılsa da kanıtlanmamıştır.
Amerika’yı keşfeden
kaşif olarak görülen Kristof Kolomb Osmanlı kaynaklarında yer aldığına göre
Amerika seferi için kaynak bulamayınca bir papaz vasıtası ile Sultan II.
Bayezid’tan yardım istemiş, Sultan Bayezid hayalperest bir fikir olduğunu
düşünerek reddetmiştir.
Yine ünlü Rönesans
bilim insanı Leonardo Da Vinci, Sultan II. Bayezid’a Haliç üzerinde bir köprü
yapmak için çizimleri ile birlikte başvursa da kabul edilmemiş ve bu köprü 2001
yılında aynı şekilde Norveç’te yapılmıştır.
Yorum Gönder