Napolyon Bonaparte, ünlü Fransız
komutan ve Devlet lideridir. İktidarı devraldıktan sonra ordusu ile yenilmez bir
güce kavuşmuş, önüne gelen Avrupa devletlerini bir bir topraklarına katmıştır.
Napolyon, Büyük İskender gibi kendisine dünyayı fethetmek gibi bir
misyon yüklemiş, bu uğurda Asya ve Afrika topraklarına seferlerde bulunmuştur.
Özellikle Avrupa kıtasında 18. Yüzyılın sonları ile 19. Yüzyılın başlarında
korkulu rüya haline gelen Napolyon ve Fransızlar, ilk kez Osmanlı komutanı Cezzar Ahmet Paşa tarafından Mısır’da
Akka kalesinde durdurulmuş ve Napolyon, aldığı bu yenilgi üzerine Mısır’dan
çekilmiştir. Napolyon’a askerlik kariyeri boyunca aldığı ender yenilgilerinden
birini yaşatan Cezzar Ahmet Paşa, ustaca sergilediği savaş taktik ve manevraları
ile Napolyon’un yenilmez olmadığını göstermiştir.
Cezzar Ahmet Paşa (1708 – 1804) 1704
yılında Bosna’da doğmuş, gençlik yıllarında İstanbul’a gelerek Sultan I. Mahmud ve III. Osman’a sadrazamlıklar yapan Hekimoğlu Ali Paşa’nın
hizmetine girmiştir. Aslen Boşnak olan Cezzar Ahmet Paşanın, dünya tarih
sayfalarına ismini yazdırmasına vesile olan olaylar Mısır, Filistin ve Suriye
üçgeninde gerçekleşmiştir. Belirtilen bölgelerden yola çıkıldığında Osmanlı
İmparatorluğunun sahip olduğu kültür zenginliği de ayrıca
görülebilmektedir.
Hekimoğlu Ali Paşa’nın 1740 yılında Mısır valisi olarak
atanmasının ardından, Cezzar Ahmet
Paşa hizmetinde bulunmak üzere 1756 yılında Mısır’a yanına gitmiştir. Ali
Paşanın Mısır’dan ayrılmasına rağmen, Cezzar Ahmet Paşa kalmaya devam etmiş ve
1758 yılında Buhayre kaşifi Abdullah Bey’in hizmetinde yer almaya
başlamıştır.
Cezzar Ne Demek
Cezzar kelime olarak Gaddar, zalim
ve kanlı anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Ahmet Paşanın hizmetinde
bulunan Abdullah beyin, isyankar Bedeviler tarafından öldürülmesinin ardından,
bedevilere karşı misilleme olarak 70 civarında isyancıyı feci şekilde
öldürmesiyle, Cezzar lakabını aldığı öne sürülmektedir. Ayrıca Cezzar “deve
kasabı” manasına gelmektedir. Ahmet paşanın, isyancılara karşı aldırdığı kanlı
tedbirler nedeniyle de deve kasabı lakabını almış olabileceği düşünülmektedir.
Buna karşın diğer bir görüşte kendi otoritesini güçlendirmek için sert tedbirler
aldığından ismiyle de pekiştirmek için cezzar lakabını almış
olabileceğidir.
Mısır, o dönem kölemen beyleri tarafından yönetilmekteydi. Abaza
asıllı olan Bulutkapan Ali Bey, çocukluğundan itibaren Kafkaslardan köle olarak
Mısır’a getirilmiş, cesareti ile yükselerek Kölemen beyi olduktan sonra Mısır’da
kendi öz yönetimini kurmuştu. Cezzar Ahmed Paşa’nın hizmetinde olduğu Abdullah
beyde Bulutkapan’ın hizmetindeydi. Bulutkapan Ali Bey,Cezzar Ahmet
Paşa’nın bedevilere karşı düzenlenen saldırılar sırasında gösterdiği cesaretini
ve Abdullah Beyin intikamını almasını beğenmiş ve kendi beylerinden biri
yapmıştır.
Akka Nerede
Ancak, 1768 yılında Cezzar Ahmet Paşa, Mısır
entrikalarından birine karışması sonucu Bulutkapan Ali Bey’in kendisini
öldüreceği endişesiyle Mısır’dan ayrılmış, önce Suriye ardından da Akka’ya
yerleşmiştir. Günümüzde İsrail topraklarında yer alan Akka, ülkenin kuzeyinde
Akdeniz kıyısında bulunan bir şehir olup tarihsel ve jeopolitik olarak önemi
büyüktür. 2001 yılında UNESCO Akka şehrini Dünya mirası ilan etmiştir.
Akka, özellikle Haçlı ordularının
yaptıkları seferler sırasında, deniz yoluyla varılan noktalardan biri olmuş ve
şehir adını tarih boyunca yaşanan kanlı savaşlarla duyurmuştur.1517 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilen şehir, o dönem
Osmanlı hâkimiyetindeydi.
Cezzar Ahmet Paşa ve Akka
Cezzar Ahmet Paşa,
Akka şehrinde gösterdiği cesaret ile yükselmeye başlamış ve 1772 yılında sahil
muhafızlığına getirilmiştir. 1775 yılında Akka muhafızlığına ve hemen ardından
Sayda beylerbeyliğine getirilmiş ve vezirlik verilmiştir. Filistin ve Şam
bölgesinde yaşanan karışıklıkları ustaca ve kan dökmeden
yatıştırmıştır.
Napolyon ve Mısır İşgali
Napolyon 1797 yılında İtalya ve
Avusturya üzerine düzenlediği seferlerde elde ettiği büyük başarılarla, hem
ülkesini hemde ismini güçlendirmeye başlıyordu. Fransız İhtilalinin ardından
yönetimde bulunan Direktuvar, kendisinden İngiltere’ye sefer düzenlemesini
istemişti. Ancak Napolyon, Britanya ile deniz üzerinde yapılacak olan savaşa hiç
sıcak bakmıyor, denizlerde İngilizlerin gücünü biliyordu. Bunun için dolaylı
yoldan İngilizleri zayıflatmayı, yani İngiliz sömürgelerine giden Mısır’ı ele
geçirip bağlantıyı koparmayı hedeflemişti. Bu nedenle 1798 yılında ordusuyla
birlikte Mısır’ı fethetmek için sefer düzenledi. 19 Mayıs 1798 yılında 40 bin
kişilik ordusuyla birlikte yola çıkan Napolyon, oldukça gizli bir şekilde
Mısır’a ulaşmış ve sürpriz bir saldırı düzenlemişti. Mısır beyleri yani
kölemenler kendilerini savunamamış ve Piramitler savaşında yenilince, Napolyon
Mısır’ın tamamına hakim oldu. Aslında Mısır beyleri Napolyon’un “Ben Osmanlı’nın
dostuyum beni padişah gönderdi” şeklindeki ikiyüzlü açıklamaları sebebiyle
tuzağa düşmüşlerdi.
Napolyon zeki bir komutandı ve Mısır’ı sadece kılıç gücü ile
işgal etmemiştir. Mısır’ın işgalinden sonra İslam ile ilgilenmiş ve bu ilgisi
yüzünden bugün bile Müslüman olduğu önü sürülmektedir. Mısır halkı ise İslam’a
olan ilgisinden dolayı, kendisine Ali Bonapart ismini vermişti. Halka kendisini
Sultan III. Selim’in gönderdiğini söyleyerek, Osmanlı Padişahı adına para
bastırmaya devam etmiştir. Ancak zaman geçtikçe Fransız ordusunun onları
sömürmeye geldiğini anlayan Mısır halkı, Fransızların iki yüzlü tavırları
karşısında isyanlara başlamıştır.
Akka Kuşatması
Cezzar Ahmet
Paşa, Mısır’ın işgal edildiği haberini alınca, kendi bölgesini güçlendirmeye
başladı. Daha önce yaşanan tehlikeler sebebiyle Akka surlarını güçlendirmiş
durumdaydı. Osmanlı ise ekonomik açıdan darboğazda bulunmakta, ayrıca Avusturya
ve Rusya gibi iki güçlü ülke ile savaş halindeydi. Sultan III. Selim yenilik hareketleri neticesinde,
Fransız ordusu örnek alınarak Nizam-ı Cedid ordusunu
kurmuştu.
Dışarıdan ise Napolyon’un kendilerine dönük saldırgan hamlelerini engellemek isteyen Britanya, Osmanlı devletine müttefik olmuş ve açıktan destekliyordu. Amiral Nelson komutasındaki donanmayı Mısır’a gönderen İngilizler, Napolyon’u Nil savaşında yenip donanmasının çoğunu bertaraf etmişti. Deniz saldırısı sebebiyle gemilerinin büyük çoğunluğu imha olan Napolyon, ülkesinden uzakta kapana kısılmıştı. Napolyon, yeni yerler fethetme zamanının geldiğini düşünerek,en yakın liman kenti olan Sayda’ya giderek buradaki tersaneyi kullanıp yeni gemiler ile güçlendikten sonra planladığı Asya seferine başladı ve önemli bir kent olan Akka’ya gelerek, Akka kalesini kuşattı. (Mart 1799)
Dışarıdan ise Napolyon’un kendilerine dönük saldırgan hamlelerini engellemek isteyen Britanya, Osmanlı devletine müttefik olmuş ve açıktan destekliyordu. Amiral Nelson komutasındaki donanmayı Mısır’a gönderen İngilizler, Napolyon’u Nil savaşında yenip donanmasının çoğunu bertaraf etmişti. Deniz saldırısı sebebiyle gemilerinin büyük çoğunluğu imha olan Napolyon, ülkesinden uzakta kapana kısılmıştı. Napolyon, yeni yerler fethetme zamanının geldiğini düşünerek,en yakın liman kenti olan Sayda’ya giderek buradaki tersaneyi kullanıp yeni gemiler ile güçlendikten sonra planladığı Asya seferine başladı ve önemli bir kent olan Akka’ya gelerek, Akka kalesini kuşattı. (Mart 1799)
Napolyon, Cezzar Ahmet Paşa’nın
yetenekli bir komutan olduğunu biliyordu, ancak kendisinden daha yetenekli
olabileceğini kuşkusuz düşünememişti. Ahmet paşanın yaşlı oluşunu küçümsemiş ve
ona yolladığı mektupta, ömrünün son günlerinde Fransız ordusu ve kendisine
direnmemesi yönünde sözler sarf etmiştir. Napolyon, kaleyi kuşattığı andan
itibaren aralıksız saldırılarda bulunsada kale aman vermiyordu. Bunun üzerine
Napolyon, çeşitli vaatlerde bulunduğu iki adet mektubu bu kez kendi elçileri
vasıtasıyla göndermiş, ancak lakabının hakkını veren Ahmet paşa, gelen İki
Fransız elçisini de öldürünce Napolyon sinir küpü oldu. Dahası Akka şehri önünde
bulunan Akdeniz kıyılarında konumlanan İngiliz donanması, topçu ateşi ile
Türklere destek veriyordu.
Ayrıca, Osmanlının bölgeye gönderdiği askeri yardımlar, Fransız
casuslarının kafa karıştırması ile Yafa’ya yani Fransızların eline geçmişti.
Yaşanan bu olumsuzluklar Fransızların yoğun saldırılarını iyice güçlendirince,
kuşatmanın 45. Gününde Fransız ordusu sonuç aldı ve Akka kalesinin Ali burcu
Fransızların eline geçti. Fransız askerlerinin kaleye girdiğini gören Amiral Nelson topçu atışını kesti.
Ancak
Cezzar Ahmet Paşa gözü pekti.
Fransız askerlerinin,Ali Burcundan sızmaya başlaması üzerine orda bulunan
cephaneliği havaya uçurdu ve burcun geçidini kapattı. Amiral Nelson ertesi gün
Akka kalesinde Türk bayrağının dalgalandığını görünce, Fransızlar üzerine ateşe
devam etti. Fransızların avantajı sona erse de kale yara almıştı.
Akka Kalesi yaklaşık 1 hafta daha
savunulmaya devam edildi, ancak bu süre içerisinde İki tarafta tükenme noktasına
gelmişti. Tam bu sırada yani kuşatmanın 52. Gününe gelindiğinde, Rodos adasından
3 bin kişilik Nizam-ı Cedid ordusunun,Cezzar Ahmet Paşa’ya yardım için Akka’ya
geldiği haberleri, Fransızların umutlarını söndürdü. Nizam-ı Cedid ordusu ile
birleşen Cezzar Ahmet Paşanın askerleri, kaleden çıkıp Fransızlara saldırması
üzerine, kazanamayacağını anlayan Napolyon Bonaparte az sayıda kalan
askerleri ile kuşatmanın 64. Gününde çekilme kararı aldı (10.05.1799) ve
yenilgiyi kabul ederek Mısır’a döndü. Fransa, bu yenilginin ardından Osmanlı ile
Paris Barış Senedi imzalamıştır. Bu antlaşma ile Fransızların Mısır işgali
öncesi duruma dönülmesi kabul edilmiştir.
Napolyon, ülkesinde ortaya çıkan karışıklıklar üzerine, bir
kısım askerini Mısır’da bırakarak Fransa’ya geri dönmüş ve Avrupa kıtasında ki
seferlerine yeniden başlayarak kıtanın korkulu rüyası haline gelmiştir.
Napolyon, Akka müdafaası sonucundaki
yenilgisi için“ Eğer Akka’da durdurulmasaydım tüm Doğuyu ele geçirirdim”
demiştir.
Cezzar Ahmet Paşa,
Napolyan’a tarihinde ilk yenilgiyi tattıran komutandır. ve Akka savunması
sırasında 80’li yaşlarda olduğu düşünülmektedir. Yani ihtiyar kurt Napolyon’a
geçit vermemiştir. Akka zaferi İstanbul’da şenlikler ile kutlanmış ve Cezzar
Ahmet Paşa’nın namı hem ülke içerisinde hem de Batıda artmıştır.Batılı
kaynaklarda Cezzar Ahmet Paşa, gaddar ve yardımcılarının uzuvlarını keserek
cezalandıran, zalim
bir komutan olarak resmedilip kayıtlara geçse de bunların kara propaganda
çalışması olduğu düşünülmektedir. Cezzar Ahmet Paşa Akka savunmasının ardından
1804 yılına kadar Beylerbeyliği görevini sürdürmüş ve Akka’da vefat
etmiştir.
Yorum Gönder