Osmanlı Tarihinin Dönüm Noktası Zenta Savaşı

 osmanlı

Zenta savaşı yada Zenta bozgunu olarak tarihimizde yer alan, Osmanlı ile Avusturya Macaristan İmparatorluğu arasında 11 Eylül 1697 yılında gerçekleşen savaş neticesinde,Osmanlı ordusu çok ağır bir yenilgi almış ve savaşın sonunda Karlofça antlaşması imzalanmıştır. Karlofça anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti savunma pozisyonuna geçmiştir.

Zenta muhaberesi, Sultan II. Mustafa’nın ordusunun başında sefere çıktığı üç adet Macaristan seferlerinin sonuncusudur. Savaşın tarafları 100 bin kişilik Osmanlı ordusunun başında Sultan II. Mustafa, diğer tarafta Avusturya Dukası ve Alman İmparatoru Leopold’un hizmetinde olan Savoy Prensi Eugene’dir. Avusturya Dukası ordusu, arşiv kaynaklarında 50 bin civarında geçmektedir.

Zenta Savaşı Öncesi,

Osmanlı İmparatorluğu, II. Viyana kuşatmasında yenilip geri çekilince, tarihin seyri değişmeye başlamış ve Avrupa’da sevinç dalgası oluşmuştur. Ardından 1684 yılında Rusya,Venedik, Lehistan ve Avusturya Papalığın gelişimi ile Osmanlıya karşı Kutsal ittifak oluşturmuş, Osmanlı Kutsal ittifak savaşları uzun bir süre devam etmiştir. Karşılıklı üstünlük zaman zaman el değiştirse de dönem olarak Osmanlı sıkıntılı bir süreç yaşıyordu. Tam bu karışıklıkta Sultan II. Mustafa tahta çıkmıştır.

Sultan II. Mustafa, 1695 yılında tahta çıktığında kendinden önceki padişahlardan farklı olacağı öngörülmemişti. Sultan Mustafa kendinden önceki padişahların devlet işleri ile uğraşmadıklarından ve ordu başında sefere çıkmadığından kaynaklı ülkenin zor durumda olduğunu düşünüyordu. Bu sebepten tahta geçer geçmez, asker toplanması talimatını vererek sefer hazırlıklarına başladı. Sultan II. Mustafa atası Kanuni Sultan Süleyman gibi ordusunun başında yeni destanlar yazacağına inanıyordu.
Osmanlı padişahı
Sultan II. Mustafa

İlk etapta Sakız adasını Venedik’ten alan Sultan II. Mustafa, ardından 30 Haziran 1695 yılında I. Macaristan seferine ordusun başında çıkar ve Şebeş ve Lipva kaleleri alınır. Sultanın ordusunun başında olması askerlere moral vermiş ve ilk etapta Avusturya ordusu, ağır yenilgiye uğramıştır. Ordunun ve Sultanın İstanbul’a dönüşü büyük bir coşku ile kutlanır.

1696 yılında Sultan Mustafa tekrar sefere çıkar (II. Macaristan seferi) ve Cebesile Lugaşkaleleri alınıp Avusturya ordusu tekrar yenilgiyi tadınca, Osmanlıda eski gücün geri geldiğine dair ümitler artar.
Sultan artık cesaretlenmiş ve II. Viyana kuşatmasının ardından Osmanlı’nın kaybettiği toprakları geri alacağına inanarak, 17 Haziran 1697 yılında Edirne’den ordusu ile birlikte III. Macaristan seferine çıkar.

Padişah ve Ordusu 10 Ağustos 1697 yılında Belgrat’a ulaşır. Dönemin kaynakları incelendiğinde, savaş öncesi yapılan hazırlıklarda fikir ayrılıkları, siyasi ve kişisel çekişmeler sebebiyle Zenta savaşına çok kötü hazırlanıldığı ve seferin kaybedilmesinin sebeplerinden birinin hissi hareket edilmesi olduğu görülmektedir. Belgrad muhafızı Amcazade Hüseyin paşa bölgeyi iyi bilen biri olarak Varadin’e gidilmesini ısrarla savunsa da dikkate alınmamış, Temeşvar Valisi Cafer paşanın önerisi üzerine ordu Temeşvar’a gitmiştir. Cafer paşanın savaşı bir yana bırakıp Padişaha, Temeşvar’da yaptırdığı binaları göstermek istediği ve Padişahın hürmet ettiği bir kişi olan Cafer paşayı kıramadığından, orduyu Temeşvar’a götürdüğü rivayet edilir. Bir başka rivayette ise Sadrazam Elmas Mehmet Paşa’nın başarılarını çekemeyen paşaların, Temeşvar yönüne gitmek konusunda yanlış karar alınmasında etkili olduklarıdır.

Dönemin vakanüvislerinde, Belgrad Muhafızı Amcazade Hüseyin Paşa’nın harp toplantısı bittiği ve ordunun Temeşvar’a gideceği kararlaştığı halde, bölgenin bataklık olduğu, ordunun yıpranacağı ve olası bir geri dönüşte büyük bir sıkıntı yaşanacağını ısrarla söylemeye devam ettiği görülmektedir.

Zenta Savaşı

İlk etapta Vezir-i Azam Elmas Mehmed Paşa, Tuna nehrini geçerek Titel kalesini alır. Ardından ordu oldukça yorucu bir yolculuğun ardından Zenta’ya ulaşır. Zenta bugün Sırbistan’ın Senta kentindedir. Savoy Prensi Eugene ise casusluk faaliyetlerine ağırlık vermiş ve Osmanlı ordusunun geçiş yapacağı noktayı ve zamanı tespit etmiştir.

Osmanlı Ordusu, Segedin yalısı ve Baçka’yı vurmak için Tisa ırmağını Zenta’dan geçecektir. Ordu Temeşvar’a gitmektedir. Bu rotadan ve harekâttan Sadrazam Elmas Mehmet paşa razı olmamıştır. Ancak bu Zenta savaşının kaybedilmesinde kişisel çekişmelerin ne kadar etkili olduğu ortaya çıkmış ve ordu Tisa ırmağında pusuya düşmüştür. Sadrazam Elmas Mehmet Paşanın daha önceki başarılarından rahatsız olan Osmanlı yönetiminde etkili kişiler bulunmaktaydı.

Zenta’da Tisa ırmağının karşı yakasına geçmeye çalışan Osmanlı ordusu, Savoy Prensi Eugene ordusu tarafından karşılanmış ve baskın yapılmıştır. İlk etapta Avusturya topçuları direk Osmanlı ordusunun ortasını hedef almaya başlar. Bunun üzerine Sadrazam Elmas Mehmet Paşa, orduyu karşı tarafa geçirmek için Tisa(Tizsa) üzerine köprü kurdurtur. İlk olarak Padişah, hazinesi ve devlet erkanı karşıya geçmiş ve ardından diğer askerler geçmeye başlamıştır. Sadrazam Elmas Mehmet paşa, Zenta tarafında 7 bin kişilik savunma kurmuş ve Avusturya ordusu ile çarpışma başlamıştır.

Sadrazam Elmas Mehmet paşa, köprünün başına derhal savunma kurdurtur. Ancak savunma alanın daralması üzerine, asker baskın olduğunu zannedip kaosa sebep olur. Bu kargaşa esnasında köprü çöker (top atışıyla) ve meydana gelen sadece bu kaosta yaklaşık 2 bin Osmanlı askeri boğularak şehit olur. Askerler yaşanan kargaşa ve önemli devlet adamlarının ölmesi üzerine ne yapacağını bilmez halde başıboş kalmıştır. Köprü çöktüğünden dolayı karşıya geçemeyip kalan çoğu piyade olan Osmanlı ordusu ise Prens Eugene ordusu tarafından bozguna uğratılır. Osmanlı ordusunun sekizde biri şehit olmuş, pek çok mühimmat ve önemli malzeme Avusturyalıların eline geçmiştir.

Tisa’dan karşıya geçtiği için bir şey yapamayan Sultan II. Mustafa, ordusunun büyük bir bölümünün yenilgisini karşıdan izlemekten başka bir şey yapamaz. Zenta savaşı,Osmanlı tarihi açısından büyük bir bozgun olmuş ve önemli bir devlet adamı olan Elmas Mehmet Paşa’da savaş meydanında şehit olmuştur. Bazı kaynaklarda Elmas Mehmet Paşa’nın karşıya geçmek isteyen Yeniçeriler tarafından öldürüldüğü yazsa da bu konuda bir netlik yoktur. Dahası Osmanlı devlet mührü olan Mühr-i Hümayün, savaş meydanında Elmas Mehmet Paşa’da bulunduğundan Avusturyalıların eline geçmiştir. Bu mühür bugün Viyana müzesinde sergilenmektedir. Bu durum Osmanlı devletinde bir ilktir. Bu yüzden Zenta Savaşı tarihte Zenta faciası olarakta yer almaktadır.

Bazı kaynaklarda Zenta savaşında, 30 bin Osmanlı askerinin şehit olduğu yer alsa da yaklaşık sayı 20 bin olarak kabul edilmektedir. Avusturya ordusunun kaybı ise 500 asker civarında olup, Avusturya tarafından oldukça başarılı geçen savaşın kazanılmasında, Savoy Prensi Eugene’nin casusluk ile Osmanlı ordusu hakkında bilgi sahibi olması, Avusturya ordusunun pusu ve baskın yapmasının önemi büyüktür. Osmanlı tarafında ise savaş stratejisinin yanlış uygulanması, hazırlıksız yakalanma ve savaş öncesi hazırlığının kötü yapılması savaşın kaybedilmesinde etken olmuştur.

Zenta savaşı sırasında uygulanan yanlış strateji, savaşın seyrini değiştirmiştir. Osmanlı ordusu gibi savaş tecrübesi olan ordu büyük bir hata yapmıştır. Prens Eugene ilk etapta saldırdığında yapılan köprüden askerlerden önce toplar geçirilmiş ve köprünün diğer kıyısında kalan piyadeler Avusturya ordusu karşısında savunmasız kalmış, daha sonra disiplinden koparak hezimet oluşmuştur. Top destekli savunma yapılsa, belki daha farklı bir tarih yazılabilirdi. Ayrıca diğer bir büyük hata da Avusturya ordusunun yeni bölgeye geldiği anda Elmas Mehmet Paşa’nın direk saldırma isteğinde bulunması, ancak bunun kabul edilmemesi olmuştur. Osmanlı ordusu daha Avusturya ordusu yerleşmeden Elmas Mehmet Paşa’nın istediği gibi hücum edilse tarih tersine dönmüş olabilirdi.

Zenta Savaşı Sonuçları

Zenta savaşının ardından Avusturya Arşidükü,Prens Eugene’den ısrarla savunmada kalmasını istemiştir. Sultan II. Mustafa ise Temeşvar’a ulaştıktan sonra ordusunu toparlayarak tekrar Belgrad üzerinden Edirne’ye döner.

Zenta bozgunu ve ardından gelişen Karlofça anlaşması ile Osmanlı devlet yönetiminde, II. Viyana Kuşatması ile kaybedilen toprakların tekrar kazanılamayacağı düşüncesi oluşmuş, Osmanlı bu devirden itibaren artık elindeki toprakları savunma pozisyonuna geçmiştir. Sultan II. Mustafa bu ağır yenilginin ardından devlet işlerinden çekilmiş ve Şeyhülislam Feyzullah efendi, geniş yetkilere sahip olmuştur. Zenta savaşı ile Osmanlı padişahları bir daha ordusu başında sefere çıkmamıştır. Ordu başında sefere çıkan son Osmanlı padişahı Sultan II. Mustafa olmuştur.

Karlofça anlaşması sonrasında Balkanlarda, Avusturya Macaristan daha etkili olmaya başlamış ve Saraybosna’yı adeta yakıp yıkmışlardır. Zenta muharebesinin dünya tarihi açısından önemi o kadar büyüktür ki savaşın olduğu 1697 yılı tarihçiler tarafından Zenta yılı olarak anılmaktadır. Zenta muharebesi,Türk tarihindeki en talihsiz muhaberelerden biridir. Bu yüzden Zenta savaşının sonuçları Türk tarihi açısından ağır olmuştur.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski