Hitler Neden Türkiye'ye Saldırmadı

d

Adolf Hitler, Almanya'nın başına geldikten sonra, Almanya'yı kendi kafasındaki Nazi değerleri doğrultusunda birleştirmiş ve buna yöneltmiş, ardından Almanya'yı topyekün bir savaş makinesi haline dönüştürerek 2. Dünya Savaşını başlatmıştır.

1939 yılında başlayan 2. Dünya Savaşı, 1945 yılında Almanya'nın yenilmesi ile sona ermiş ve ardından Dünya Tarihi baştan sona değişmiştir.
Hitler'in Avrupa topraklarında saldırmadığı ender yerlerden biri de Türkiye olmuştur. Nazi Ordusu ve müttefikleri Rusya'dan Balkanlar'a, Balkanlar'dan İngiltere'ye kadar Avrupa'da saldırmadığı ve savaşmadığı toprak neredeyse bırakmamıştır.

Hitler Neden Türkiye'ye Saldırmadı? Pek çok yönden ele alınabilecek bu sorunun cevaplarını aramadan önce savaşın ilk başlarından itibaren durumu ele almak doğru olacaktır.

Şu an Hitler ve Almanya, 2. Dünya Savaşında yenilmiş olsa da savaşın ilk başlarından, 1943 yılına kadar Alman Nazi tehlikesi dünyayı tek korkutan etmen olmuştur. Avrupa komple Nazi pençesi altındayken, Amerika Japonya'nın tehdidi altına girmiş ve Mihver devletleri gidişat olarak kazanır durumda görülmekteydi. 1939 yılında Almanya'nın Polonya işgali ile başlayan süreç daha sonra Fransa'nın birkaç ay içerisinde tamamen Almanya tarafından ele geçirilmesi ile seyretmiş ve tüm Avrupa devletleri Nazilerden oldukça korkuyordu.

Ruslar da aynı şekilde Alman korkusu sebebiyle Nazilerle saldırmazlık anlaşması imzaladı. Almanlar bu anlaşmayı tek taraflı olarak bozmuş ve Barbarossa operasyonuyla Rusya'yı işgale girişmiştir. (1941)
Türkiye ise 2. Dünya Savaşı boyunca gerçekten dünya siyaset tarihine örnek olacak siyasi hamleler izlemiş ve savaş sırasında iki tarafı da ustaca idare ederek 2. Dünya Savaşının yıkıcı etkilerinden uzak kalmıştır.

İlk olarak Türkiye, Almanlar tarafından 2. Dünya Savaşı'na sokulmak istenmiş, daha sonra bu istek İngilizler tarafından sürekli yenilenmiştir. İngilizler, Almanları yenmenin yöntemlerinden biri olarak cepheleri genişletme stratejisini hayata geçirmeyi istiyordu. Bu sebepten Afrika ve Akdeniz'de yeni cepheler açarak, Almanların etkisini kırmayı hedefliyordu. Zaten bunun için de en uygun adaylardan biri Türkiye'ydi. Hem güçlü ordusu, hem de arazi ve coğrafi koşulları sebebiyle Türkiye'yi Almanya karşısında savaşa sokarak, Almanları zayıflatmayı hedefleyen İngiltere'nin ve Çörçil'in bu hedefleri, o dönemki hükümet tarafından bertaraf edilmiş ve Türkiye 2. Dünya Savaşı'nın dışında kalmıştır.

Peki Hitler niye Türkiye'ye saldırmayı es geçti denirse, bunun çeşitli sebeplerini sıralamak mümkündür. Hitler ve Nazi Almanyası denince akla efsaneler ve abartılar gelmektedir. Genel olarak tarih efsanelerinden biri Hitler'in Türkleri çok sevdiği, Birinci Dünya Savaşının yaşandığı sırada Türkler tarafından kurtarıldığı ve bu yüzden Türklere ve Atatürk'e hayranlık beslediği gibi tarih efsaneleri böyle bilinmektedir. Ancak realiteye bakılırsa Almanya için ve özellikle Hitler için III. Reich, yani kurduğu Alman İmparatorluğu dışında hiçbir ülke onun için değerli değildi.

Nazi Almanyası ve Nazi ordusu kendi başına kararlar alabilen bir yönetime sahip değildi. Tüm kararlar Hitler tarafından bireysel olarak alınıyordu. Hangi ülke işgal edilecek, hangi topraklarda savaş yapılacak, tamamen Hitler'in insiyatifinde olan bir konuydu. Hitler'in yenilmesinin sebeplerinden biri de kibri ve yönetimi önemli komutanları arasında paylaştıramaması olmuştur.

Türkiye konusuna gelinirse Hitler ilk etapta Batı Cephesi'ne yoğunlaşmış ve Doğu Cephesinde Ruslar ile saldırmazlık anlaşması imzalanmıştır. Batı Cephesinde yoğun bir şekilde ilerler ve başarılı olurken Nazi ordusu birden Barbarossa Operasyonu ile Rusya'ya savaş açmıştır. Bunun sebebi 2. Dünya Savaşı'nda Almanların zayıflayan ham madde ihtiyacı ve Hazar Petrolleri ile bu ihtiyacı karşılama stratejisi olmuştur. Hazar petrollerine ulaşmak için Hitler'in önünde 2 adet engel bulunmaktaydı. Biri Rusya yani Sovyetler (SSCB) ikincisi ise Türkiye'ydi. Hitler bu iki tercihten birini Rusya olarak kullandı ve Hitler'in kaybetmesine sebep olan çöküşlerden biri de burada başlamış oldu.

Hitler'in düşüncesi onların saldırmasını beklemeyen Rusya'ya bir an önce saldırarak kısa sürede Moskova ve Kiev'i fethederek ardından Güney Hazar petrollerine rahat bir şekilde ulaşmaktı. Hitler Rusya'yı oldukça güçsüz ve ordusunu zayıf olarak görüyordu. Zaten Hitler'in ırk sıralamasında da Yahudilerden bir üstte Slavlar yer alıyordu. Yani Slavları ve Rusları kendi ideolojisi çerçevesinde hiç sevmiyor ve ayrıca Sovyetlerin komünist yönetim altında olması, onun Nazi ve faşist idealine karşı doğal düşman oluşturuyordu. Bu sebepten hedefinde ilk olarak Rusya yer alması gayet doğal bir olgu olmuştur. Bu sebepten asıl amacı Hazar petrollerine giden yolda Türkiye yerine Rusya'yı tercih ederek kolaylıkla bir ay içerisinde aynı Fransa'ya yaptığı gibi hızlı bir operasyonla Rusya'yı saf dışı bırakmak ve güçlü bir düşmandan kurtularak ham madde kaynaklarına doğrudan ulaşabilmek istemiştir.

Bir başka mantıksal gerçeklerden biri, Hitler'in Türkiye gibi bir ülkeye girmek yerine doğal düşmanı olan Rusya'yı tercih etmesi sebeplerden biridir. Kurmayları da Hitler'i aynı şekilde yönlendirmiştir. Almanlar, Yunanistan'ı işgal ettikten sonra Kurmaylarının Hitler'e, "Türkiye'ye girme, girersek gereksiz yere başımız derde girer, önce düşmanı halletmemiz gerekir ve bu düşman da Sovyet Rusya'dır" şeklinde telkinler verdiği bilinmektedir.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymazmış ve Naziler Rusya'da tutunamayarak yenilmiştir. Ardından Hitler ve Nazi ordusunun geri çöküş süreci kısa sürede başlamıştır. 1939 yılından 1943 yılına kadar ilerleyen sürede her şey Nazi ordusu için iyi giderken, 1943 yılından sonra tam tersi hızlıca bir çöküş yaşanmış ve Hitler bir de buna "Her şey 1943 yılından sonra başladı" demiştir.

Hitler Türkiye'ye saldırmadı ancak saldırı planları yapılmıştı. O dönemin Almanya'nın İstanbul Büyükelçisi Franz Von Papen tarafından Almanya'ya gönderilen istihbarat mektuplarında detaylı Türkiye analizleri yapılmış, özellikle Toros Dağlarının doğal bariyer görevi verebileceği ve orduyu tutmak için iyi bir nokta olabileceği şeklindeki istihbarat faaliyet raporları, Almanya'ya yollanmıştır. Daha sonradan ortaya çıkan belgelere göre Zonguldak, İstanbul ve Karadeniz'de de yoğun coğrafi istihbarat raporları yine aynı şekilde Hitler'e ulaştırılmıştır.

Yani Naziler ve Hitler Türkiye'ye saldırmak fikrini tamamen göz ardı etmiş değildir. Oldukça yoğun bir şekilde istihbaratta bulunmuşlar ancak ideolojik ve coğrafi sebepler nedeniyle Rusya tercihini öne almışlardır. Eğer Savaş Hitler'in öngördüğü ölçüde gerçekleşseydi, belki de ilerideki hedefin Türkiye olacağı hiç kaçınılmaz bir gerçek olabilirdi.

Duygusal yönden ele alındığında şöyle de bir gerçek bulunmaktadır: "Yugoslavya'ya giren Alman ordusu, Kosova'ya geldiğinde kapı kapı dolaşıp 'Muhammed, Mustafa Kemal' deyip karşısındakinin Türk olduğuna kanaat getirdiği için mi o bölgeden uzak durduğu ve iyi davrandığı" yönünde dönemin tanıklarının ifadelerinde de yer almaktadır. Ayrıca Naziler işgal ettikleri Ukrayna ve Balkanlar'da Müslüman kökenli halklar ile iyi diyaloglara girmişler ve müttefik olarak kullanmışlardır. Özellikle Bosna'da (Handschar) Hançer Tümeni kurulmuş ve bu Tümen Naziler ile Balkanlarda müttefik olarak iyi ilişkiler içerisinde bulunmuşlardır. Yine benzer şekilde Ruslara karşı Kırım'da Müslüman halklar Naziler tarafından müttefik olarak kullanılmışlardır.

Naziler bir ülkeyi işgal etmenin zorluklarını bilen bir orduydu. Dışarıdan gelen bir ordunun o ülkenin halkı ve topraklarının üzerinde tutulmasının ne kadar zor olduğunu elbette biliyorlardı. Bu nedenle yerel halktan azınlıkları kendilerine müttefik olarak çoğu cephede kullanmışlardır. Fransa'da yine aynı şekilde Fransız halkının bir kısmını yanlarına çekmişlerdir.

Savaşın sonrasında ise bu durum bölgedeki Müslüman halklara oldukça pahalıya patlamıştır. Stalin tarafından Türklere sürgün ve soykırım uygulanırken aynı şekilde Balkanlarda da 2. Dünya Savaşından itibaren sistematik bir şekilde Türklere ve Müslümanlara zulümler uygulanmış, bunun temelinde 2. Dünya Savaşı yer almıştır.

Ancak burada önemli bir noktaya değinmek gerekirse Müslümanlar bu bölgede Naziler geldikten sonra bir çıkar sahibi olmamışlardır. Yani Nazilerle direkt temasa geçerek sizle ittifak yapalım ya da size yardım edelim hareketinden çok ilk adım Naziler tarafından atılmıştır. Ayrıca Nazilerin ve Hitler'in en önemli işgal politikalarından biri de bölgedeki azınlıklara iyi davranması ve işgal sırasında azınlıklardan yararlanılması olmuştur. Yani bu husus sadece Müslüman azınlıklara uygulanan bir politika olmamıştır. 2. Dünya Savaşına bakıldığında Hitler ve Nazi askerlerinin Müslümanlara genel olarak iyi davrandıkları ve yanlarına çektikleri görülmektedir. Bunun sebebinin Müslümanların güvenilir olduğundan mı yoksa bu bölgede ele geçirdikleri Avrupa ve Kuzey bölgelerinde ezilen Müslümanların bu birikimişliğini kullanıp onlardan faydalanmak mı olmuştur, bu nokta pek aydınlığa kavuşmuş değildir. Ayrıca Hitler 1942 yılında "Ben Müslümanları güvenilir buluyorum o yüzden Müslümanlardan bir tümen kurulmasını gerekli görüyorum" sözünü sarf etmiştir.

Savaşın ilk başlarında Almanya doludizgin Avrupa topraklarında işgal hareketlerinde bulunurken Rusya ve Türkiye sıranın kendilerine geleceğini bilerek hazırlıklarını sürdürmüş ve Türkiye Trakya bölgesine asker yerleştirmiştir. Rusya ve Türkiye ilk etapta Almanların saldırısına karşılık siyasi olarak hareketlerde bulunmuş ve saldırmazlık paktı imzalama yoluna gitmiştir. Rusya, Stalin ve Hitler arasında imzalanan saldırmazlık paktına oldukça güvenmiş ve bu süreçte yaşanan ilginç hadiseler olmuştur. Rusya, Almanya ile saldırmazlık paktı imzalamadan önce Türkiye ve Rusya (SSCB) arasında bir Türk heyeti Moskova'ya giderek iki ülke arasında saldırmazlık paktı imzalama teklifinde bulunmuş, Ruslar bu süreci oyalayarak cevap vermişlerdir. Türkiye heyetini sürekli opera ve balelere götürerek oyalayan Ruslar, Almanlar ile saldırmazlık paktı imzalandıktan sonra Almanların Türkiye'ye saldıracağını ve akabinde Sovyetlerin de buna katılarak Türkiye'yi birlikte işgal ederek daha sonra Rusya'nın sıcak denizlere inme politikasının kolayca hayata geçeceğini öngörmüş, ancak Hitler'in değişken tavrını göz ardı ederek bu planı yürürlüğe koymuşlardır.

Almanların sürpriz bir şekilde Rusya'yı işgal hareketinin ardından büyük bir şok yaşadığı ve Stalin'in günlerce odasından çıkmadığı söylenmektedir. Rusya'nın Türkiye ile imzalamak istemediği, Türkiye'yi oyaladığı Rusya-Türkiye arasındaki saldırmazlık anlaşması hayata geçmemiş ve Sovyetlerin Almanların karşısında yem olarak atmak istediği Türkiye, daha sonradan Nazilerin Rusya'ya saldırdığı Barbarossa Operasyonundan 4 gün önce (18 Haziran 1941) Alman ve Türk dostluk anlaşması imzalanmıştır. Almanların Rusya'ya girdiğini duyan Türk tarafı oldukça derin bir nefes almıştır.

Ayrıca, "Hitler neden Türkiye'ye saldırmadı?" sorusundaki bir başka nokta ise politik nedenler olmaktadır. Hitler, Türkiye'yi kendi hedefleri doğrultusunda yönlendirebilecek bir ülke gözüyle bakmış, özellikle İstanbul Büyükelçisi Franz Von Papen eliyle Türkiye'deki politik hareketleri yanına çekmeye çalışmıştır. Franz Von Papen Türkiye'de Turancılık hareketi adı ile bilinen tüm Türkleri tek bir çatı altında birleştirmek, Büyük Turan düşüncesi hareketi ile ilişkide bulunan isimlerle arasını iyi tutmuş ve sürekli onlara Orta Asya'daki Türkler ile birleşmeye ve Büyük Turan idealinin gerçekleşmesi konusunda Almanya ile birlikte hareket edilmesi gerektiği fikrini pompalamıştır. Bu sebepten o dönem mecliste ve gerekse günlük siyasette Almanya ile birlikte savaşa girmesi fikren yoğun bir şekilde dile getirilmiştir.

Yani Hitler, Türkiye ile birlikte ortak hareket edilebilecek bir ülke gözüyle baktığı için Bulgaristan ve Yunanistan'ı işgal edip, Türk sınırlarına Alman askeri dayanmış olsa dahi Türkiye'ye saldırmamıştır. Hitler'in Türkiye'ye saldırmama nedenlerinden biri de demiryolu ağının o dönem ülkemizde oldukça bozuk olması sayılabilir. Çünkü Nazi ordusu ilerlemek ve ikmal hatları için demiryolunu etkili bir biçimde kullanmaktaydı. Rusya'da demiryolu sistemini etkili biçimde kullanmışlardır.

Coğrafi ve buna bağlı ikmal koşullarından en önemlisi de Çanakkale ve İstanbul Boğazıydı. 1940'lı yıllarda boğazlarda köprü olmadığını düşünürsek, Nazi Almanya'sının savaş doktrini olan Yıldırım Savaşı (Blitzkrieg) için olmazsa olmaz tank ve panzer gücünü boğazlardan geçirmek kolay bir iş olmadığından bu da önemli bir etken olmuştur denilebilir.

Naziler, Romanya'yı işgal ettikten sonra Romanya'daki petrolün kendilerine yetmeyeceğini görünce Hazar Petrollerine ve Orta Doğuya gözünü dikmiştir. Ayrıca Rusya yerine Türkiye'ye saldırsaydı Hitler, Rusların ani bir baskınından çekiniyordu. Orduları güneye Türkiye'ye sevk etse bu sefer Romanya cephesi açıkta ve savunmasız kalacak, ani bir Rus baskınında önemli bir cephe (özellikle petrol açısından) Romanya elden çıkacaktı ve Hitler bu sebepten Türkiye'yi tercih etmedi.

Peki Hitler Orta Doğu petrollerine ulaşmak için neden Türkiye'ye saldırmayı tercih etmedi denirse zaten Orta Doğu petrollerine sahip olmak için Türkiye'yi geçmesine pek de gerek yoktu denilebilir. Çünkü o dönem zaten Irak'ta 1940'lı yıllarda Hitler yanlısı bir hükümet yönetimdeydi. Hitler'in de planı Rusya'yı saf dışı bırakıp Hazar petrolüne ulaşarak ve oradan daha da aşağı inerek Orta Doğu petrollerini tümüyle ele geçirmekti. Planı yukarıdan Rusya'yı kolay bir şekilde geçeceğini öngörüp yukarıdan alta doğru Orta Doğu'ya inmek ve bu süreçte Erwin Rommel komutasında olan Afrika Kolordusundan Mısır'ı geçip Orta Doğu'ya ilerleyerek Alman ordusu ile Irak üzerinde buluşacağını öngören bir stratejisi olmuştur. Yani Türkiye'yi arkadan çevreleyecek bir strateji üzerine yoğunlaşan Almanlar, Afrika Kolordusu'nda Erwin Rommel'in yeterli destek gelmemesi sebebiyle geri çekilmesi ve Almanların da Rusya'yı geçememesi de eklenince başarılı olamamıştır. Biraz uçuk bir hedef gibi görünse de 1941 yılında Rommel'in Kuzey Afrika'yı geçip Orta Doğu'ya ulaşacağına kesin gözüyle bakılıyordu ve bunun üzerine bir de Rusya'nın aynı Fransa gibi bir ay içerisinde saf dışı bırakılacağı planı da eklenince, oldukça hedeflenebilir bir strateji olarak göz önünde duruyordu. Ancak yukarıda değindiğimiz gibi evdeki hesap yine çarşıya uymamıştı.

Hitler'in tamamen duygusal sebeplerden Türkiye'ye saldırmama gerekçesi olarak sunulması biraz abartılı ve popülist gelmektedir. Çünkü Hitler, kendi ve Alman ırkının üstünlüğü haricinde hiçbir şeyi umursamamıştır. Hitler'in Atatürk'ü örnek aldığı ve çok sevdiği, "Dünyada bütün ülkeleri ele geçirsem de bir tek Türkiye'ye saldırmam" dediği gibi kitaplara yer alan ve çeşitli tanıklar tarafından ifade edilen sözler yer alsa da Hitler gerektiğinde kendi çıkarı için yapamayacağı şey olmadığını kendi müttefiki Franco'nun İspanyası'na dahi saldırarak yapabileceğini göstermiştir.

Türkiye ve Almanya'nın o dönemdeki ilişkisinin altında ekonomik sebepler de yer almaktaydı. Büyük Buhrandan sonraki süreçte, Türkiye'nin en çok krom ihraç ettiği ülke Almanya olmuştur ve bu da Türk ekonomisine oldukça yarar sağlayan bir gelişme olarak görülmektedir. İngiltere sırf bunu engellemek için 1939 yılında Türkiye'ye Almanya'ya krom ihraç etmek yerine yüksek bir kredi vermeyi teklif etmiştir. Krom Naziler için önemli bir hammadde idi ve tüm savaş boyunca etkin kullanmışlardır. Eğer Nazi Almanya'sı Türkiye'ye saldırsaydı bu krom sevkiyatı bitecek ve savaşın ortasında Naziler büyük bir zora düşecekti.

Şayet Türkiye ve ilerisini istedikleri gibi işgal etseler dahi Doğu Anadolu'nun zorlu kış şartları ve Azerbaycan'a ulaşılması halinde zaten hedefledikleri Rusya işgali onlar için oldukça zor olacaktı. Rusya'nın merkezi Moskova'yı saf dışı bırakmak için güneyden kuzeye doğru ilerleyip, engebeli Kafkas coğrafyasını aşmak yerine düz ovalara sahip olan Ukrayna'yı geçerek Rusya'yı işgal etme stratejisi, Hitler ve Nazi ordusuna daha makul gelmiş ve Hazar petrollerine ulaşan yolu Moskova'yı saf dışı bırakarak geçmek istemişlerdir.

Politik gerekçelerden biri tarihsel sebepler olmuş olması göz ardı edilmemelidir. Almanların 1. Dünya Savaşında Osmanlı ve Türkler ile birlikte yenilmiş olması, tarihsel bir ezilmişlik hissi nedeniyle ve o an herhangi bir taraf seçmeyen, yani savaşın dışında görünen alakasız bir ülke konumunda olan Türkiye'ye Hitler'in saldırmamasının da göz önünde bulundurulması gereken önemli bir etkendir.

Genel olarak bakacak olursak Hitler'in Türkiye'ye saldırmaması nedeni özetle doğu cephesinde bulunan emellerini gerçekleştirmek için Rusya ve Türkiye gibi iki ülkeden birine saldırma tercihini, zaten politik ve siyasi olarak Rusya'yı düşman olarak görmesi sebebiyle, Sovyetlere saldırması yönünden kullandığını söyleyebiliriz. Zaten savaşın dışında bulunan ve tarihsel, siyasi ve politik açıdan bağları bulunan ayrıca kendisine herhangi bir zarar teşkil etmeyen Türkiye'ye, ilk etapta saldırmamış, savaşın gidişatı ve ilerleyen süreçte de bunu engellemiştir.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski