Adolf Hitler 1889-1945 yılları arasında dünya tarihine en acımasız diktatör olarak geçmiş diyebiliriz. İkinci Dünya Savaşını çıkaran, 62 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan kişidir.
Almanya'nın diktatörü olmasına rağmen, Avusturya'nın Braunau am Inn kasabasında gümrük memurunun oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Hayatının ilk aşamalarında parlak bir öğrenci olmayıp, saldırgan bir çocukluk dönemi geçirmiş, ressam olmanın düşlerini kurmuş ve bu anlamda harekete geçmiştir. Yahudiler ile olan meşhur nefreti bu dönemde yerleşmiştir. Çünkü nereye giderse gitsin Yahudiler yüzünden kapılar yüzüne kapanıyordu.
Ressam olma hayaliyle, Viyana Güzel Sanatlar Akademisine katılır ancak sınavları geçemeyerek başarısız olmuştur. Ardından 1912 yılına gelindiğinde, 1. Dünya Savaşı'nın çıkma hazırlıkları görünüyordu. Savaştan sonra hiçbir şey Adolf için eskisi gibi olmayacaktı.
Hitler, Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde direkt orduya katıldı. Avusturya ordusuna girmek istemiş, ancak yetersiz bulunarak reddedilmiştir. Daha sonra Alman ordusuna girerek savaş sırasında batı cephesinde piyade ve ulak olarak görev yaptı. Birkaç kez yaralanmış, 4 kez cesaretini ispatlamasına rağmen hiçbir zaman onbaşılık rütbesinin ötesine gidememiştir. Birinci Dünya Savaşı Almanya'yı ağır şartlara uğratmış, Alman halkı için ise açlık ve sefaletin dışında başka bir şey getirmemişti.
Bu zor şartlar altında, Adolf Hitler kendini Almanya için kurtarıcı görerek, Alman İşçi Partisi siyasi oluşumuna katıldığı ilk gün yaptığı konuşmasıyla, bir anda kendine doğuştan gelen yeteneği olan hitabeti keşfetti. İlk gün yaptığı konuşmasıyla 10 kişi, ertesi gün 100 kişi daha sonra binlerce kişi onu takip etmeye başladı. Hitler'in yaptığı ateşli konuşmalar sayesinde, ona bir o kadar taraftar geliyor ve bu konuşmalarında tek düşmanı olarak Yahudiler vardı. Daha sonra taraftarları ona Almanca'da rehber anlamına gelen Führer lakabını taktı.
Bu arada parti içinde iyice yükselmiş ve Parti kısaca Nazi olarak anılmaya başlamıştı. Alman kanı taşıyanlara Alman vatandaşlığı verilmesi ile sermayenin devletleştirilmesi, ülkeden Yahudilerin temizlenmesi gibi şeyleri halka vadeden Hitler, bunun yanında Goebbels gibi isimler Partiyi yükseltmeye başladılar. Hitler ve yandaşları iyice güçlendiklerini düşünüp bir an önce iktidara gelip, Büyük Almanya'yı kurmanın yollarını aramaya başladılar.
Tarihe Birahane Darbesi olarak geçen, hükümeti ele geçirme darbesi başarısız olunca, Hitler tutuklanarak hapiste konuldu, hapiste kaldığı 10 ay boyunca Kavgam kitabını kaleme aldı.
Darbe girişimi esnasında özel korumalarının sergilediği cesaretten etkilenen Hitler, bunların sayısını arttırıp kurumsallaştırmaya karar verdi ve kısa adı SS'leri kurdu. 1929 yılına gelindiğinde Büyük Buhran'ın pençelerine düşen Almanya, kötü şartlar altındayken daha kötü hale gelmişti ve bu kötü koşullar altında, halk içinde bulunan aşırı milliyetçi akımlar ön plana çıkmaya başladı. 1930 yılında yapılan seçimlerde, Hitler'in Partisi Naziler ikinci parti olarak siyasette sivrildi. 1932 yılında yapılan seçimlerde ise yüzde 37 oy oranıyla, Nazi Partisi en fazla sandalye sayısı ile Hitler artık durdurulamıyordu.
Ülkeyi komünistler ele geçirecek, kriz nedeniyle savaş çıkacak balonlarıyla ortam gerilmeye başlatıldı ve bunun sonucunda, Cumhurbaşkanı, Hitler'i Başbakan olarak atamak zorunda kaldı. Ancak Hitler hükümeti kuramadı. Ardından çok ilginç bir olay yaşandı. Kendi yaptırdığı söylenen suçu muhalefete attığı iddia edilen, şaibeli meclis yangınının ardından, yapılan yeni seçimle Hitler yüzde 44 gibi büyük bir oy alarak tek başına iktidar oldu.
Ardından tek adam ve popüler bir lider olmak için hızlı bir şekilde cazibesini kullanarak, Muhalefetten birçok kişiyi öldürerek, mutlak bir diktatör olup Alman halkına kendini kabul ettirdi. Vakit kaybetmeden Almanya'yı yeniden silahlandırarak, dünyaya kafa tutmaya başladı.
Artan silah teknolojisi ve Alman halkının Tek Yürek olmasıyla birlikte, ekonomi şaha kalkarak işsizlik ortadan kalkmış, ancak bu süreçte Hitler dış dünyaya tehdit mesajları yollamaktan da geri kalmamıştır.
Hitler, 1936 yılında Avusturya'nın Ray hattını işgal ederek, yeni bir Alman İmparatorluğu (3. Reich olarak bilinir) kurduğunu açıkladı. Ardından Avusturya'yı kendine bağladı. Dünya kamuoyu Almanya'nın askeri gücü karşısında, korku ve hayranlık arasında bocalarken, Hitler, Çekoslovakya'nın Almanca konuşulan Südetler bölgesini, 1938 yılında yapılan anlaşmayla Alman topraklarına kattı.
Hitler bu süre içerisinde, Yahudilere olan nefretini somut olarak ortaya dökmek için Yahudi olan halkı fişlemeye ve onları geri plana atma konusunda girişimlere başlamıştı. Almanya 1939 yılında Polonya'yı işgal edince, Hitler'in niyetinin hayırlı olmadığı anlaşıldı. Birinci Dünya Savaşının ardından bir kez daha Almanya'nın ortalığı dağıtmasına izin verilmeyerek, Fransa ve İngiltere, Almanya'ya karşı savaş ilan etti. Ancak bu çabaları Almanya'nın ilerleyişini çok az durdurabildi. Nazi savaş makineleri biçerdöver gibi ilerleyip, bir hortum gibi önüne çıkan her şeyi kaldırıp yere çarpıyordu. Hitler 1940 yılında, İskandinavya, Belçika, Hollanda, Fransa ertesi yıl da Yunanistan ve Yugoslavya'yı işgal ederek neredeyse tüm Avrupa'yı işgal noktasına getirdi. Hitler karşısında, İngiltere'nin dahice bir hava savunması ve Manş Denizi'nin oluşturduğu bariyer sayesinde bir nebze kurtulabilmişti.
Avrupa'nın tamamını neredeyse işgal eden Hitler'in durmaya niyeti yoktu, bir futbol topu gibi gördüğü dünyanın, tümünü ele geçirme isteği duyuyordu. Bundan dolayı gücünün zirvesinde olduğunu düşünüp doğuda Sovyetlerle Barış Anlaşması imzalanmasına rağmen, beklenmedik bir şekilde işgal ederek Stalin'in Rusya'sına saldırdı. Ancak Hitler'in oralarda Napolyon'un askerleri gibi general kışın kurbanları arasında yer almıştır. 1.000.000 Rus askerinin hayatını kaybettiği savaşta Almanlar yenildi ve savaşın başkenti olarak söylenen Stalingrad'da meydana gelen büyük bir çatışmanın ardından, Almanlar çekilmeye ve Ruslar da onları takip etmeye başladı.
Takip eden 4 yıl içerisinde müttefikleri Nazi savaş makinesinin hızını kesmiş, Normandiya çıkarmalarıyla Avrupa'nın güneyini Almanlardan geri almışlardı. Almanların doğuda Sovyetlere, batıda Amerika gibi diğer ittifak güçlerine karşı duramayacağını fark edince işler sarpa sardı.
Hitler'in yanında bulunanlar yavaş yavaş kaçmaya başlamış, rakip ülkeler arasında Nazilerin başkenti Berlin'e ilk olarak ulaşma yarışı varken dahi, Hitler zaferden emindi. Sovyet Kızıl ordusunun topları Berlin'deki yeraltı sığınaklarının etrafını dövmeye başlayınca, yolun sonuna geldiğini kabul etmek zorunda kalmış, çaresizlik içinde son planını hayata geçirmek için ağzına dayadığı silahtan çıkan mermi ile 1945 yılında intihar etmiştir.
Bin yıl sürecek III. Reich İmparatoru hayalleri tuzla buz olmuştu, tarih 30 Nisan 1945'i gösteriyordu ve dünyaya kafa tutan adam, işgal altındaki başkentinin altındaki sığınakta, kendi cansız bedeniyle birlikte milyonlarca insanın cesedini geride bırakmıştı. Ayrıca sevgilisi Eva Braun da kendisinden hemen önce intihar etmişti.
Adolf Hitler'in Narsist bir psikopat olduğu, çok ezik bir gençlik yaşadığı ve babası tarafından tacize uğradığı söylenmektedir. Kurduğu hayaller arasında, Mimar olmak istemiş başaramamış, opera sanatçısı ve ressam olmak istese de önü kesildiğinden, içinde gizli bir psikopatlığın büyüdüğü ve bunların intikamını da Yahudilerden çıkardığı söylenir. Savaşın sonunda ortaya çıkan toplama kamplarında yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin soykırıma tabi tutulduğunun ortaya çıkmasıyla dünya şok olmuştur.
Hitler'in Viyana Güzel Sanatlar Akademisine alınmaması, halen birçok sanat tarihçisi tarafından Hitler'e yapılan haksızlık olarak düşünülmekte, resim yapmakta çok yetenekli olduğu söylenmektedir. Gerçek anlamda tarihi değiştiren bir asker olan Hitler, her ne kadar yenilse de sergilediği taktikler, savaş liderliği, hitabet ve genel anlamda liderlik özellikleri ile dünya tarihine damga vurmuştur.
Hitler, 1938 yılında Time dergisi tarafından yılın adamı seçilmiştir. Hitler Hristiyan değildi ve Almanya'nın Patron olduğu, Aryan ırkının üstünlüğünü kutsayan, pagan felsefesine inanıyordu. Tüm dinlere eşit derecede düşman olan Hitler ile ilgili olarak, gerçekte ölmediği ya da Arjantin'de ikamet ettiği şeklinde pek çok komplo teorisi üretilmektedir.
Michigan'da bir fabrikaya tank sipariş ettirdiği ve ABD'yi işgal edeceğini ima ederek "Almanya'ya yollamanıza gerek yok; Detroit'te giderken ben alırım" dediği iddia edilir.
Yorum Gönder