Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı
başladığında taraflardan biri değildi, ancak Ağustos 1914 yılında, Akdeniz’den
kaçan iki Alman savaş gemisinin Osmanlı’ya sığınmasıyla birlikte, Osmanlı bu ki
gemiyi satın aldığını isimlerinin Yavuz
ve Midilli olarak değiştirdiğini açıklamıştır. Bu olaya kadar pek bir sorun
yoktu, ancak bu iki savaş gemisinin Karadeniz’e açıldıktan sonra Rus limanları
Odessa ve Sivastopol’u bombalaması ile Çarlık Rusya’sı Osmanlı İmparatorluğuna
savaş ilan etti ve Osmanlı 1. Dünya savaşına dahil oldu.
Bugün bile Goeben ve Breslau gemileri hala
tartışılan konulardan biridir. Yavuz ve Midilli olarak değiştirilen isimleri ile
Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girişini sembolize etmektedir.
Alman Gemileri Breslau ve Goeben
Midilli olarak ismi değişen Breslau
(SMS Breslau) Alman yapımı bir hafif
kruvazör olup Yavuz olarak değişen Goeben (SMS Goeben) yine Almanya yapımı
Moltke sınıfı ağır kruvazördür. Breslau, 1910 yılında yapımına
başlanmış, 1911 yılında denize indirilmiş ve 1912 yılında Almanya donanmasına
katılmıştır. Geçen yıllar içerisinde Balkan savaşlarında Akdeniz’de görev
almıştır. Bu iki gemi Koramiral Wilhelm
Souchon (1864-1946) komutası altındaydı. 1912 yılında Akdeniz’de bulunan
Cezayir açıklarına, olası bir savaş durumunda Fransa’nın Cezayir’den (O dönem
Cezayir Fransa sömürgesi durumundadır) asker sevkıyatı yapmasını engellemek
amacıyla gönderilmişti.
3 Ağustos 1914 günü bu iki Alman savaş gemisi, Fransa ve Almanya
arasında savaş çıktığını öğrenince Afrika sahillerini bombalamış, ardından kömür
sevkıyatı yapmak için İtalya’nın Messina limanına ilerlemiştir. İlk başlarda
İtalya, Almanya ile savaşa gireceği taahhüdünde bulunduğundan, aralarında
müttefiklik bulunmaktaydı. Goeben ve
Breslau (Goben ve Breslav) İtalya yolunda Indefatigable ve Indomitable
isimli iki İngiliz savaş gemisi ile karşılaşmış, ancak 3 Ağustos günü İngiltere
henüz savaş ilan etmediğinden iki tarafta sıcak çatışmaya girmemiştir.
Bu boşluktan yararlanan Alman
gemileri, 4 Ağustos 1914 gecesi İtalya’ya ulaşır ve kömür sevkıyatını
gerçekleştirir. Aynı gece Almanya’nın Belçika’ya girmesiyle İngiltere,
Almanya’ya savaş ilan etmiş ve 1. Dünya savaşına dahil olmuştur. Alman gemileri Breslau ve Goeben
Messina limanındayken İngiltere ve Almanya birbirlerine savaş ilan etmiş ve
artık düşman iki ülke durumundaydılar. Tam bu sırada İstanbul’da Enver Paşa Almanya’nın İstanbul büyükelçisi Hansvon Wangenheim ve Alman Askeri
heyeti başkanı Limon von Sanders plan yapıyorlardı. Bu üç önemli isim Goeben ve
Breslau’nun Karadeniz’de bulunan Osmanlı donanmasını desteklemesi için
İstanbul’a gelmesi konusunda anlaştılar ve Alman Amiral Souchon’a Çanakkale’ye
yönelmesi konusunda kesin emir verildi. Ardından Goeben ve Breslau gemileri
Osmanlı sularına doğru yola çıkar. Amiral Souchon komutasındaki gemiler
önce Adriyatik’e dümen kırmış gibi yapıp peşlerindeki İngiliz gemilerini
şaşırtmış ardından Çanakkale boğazına yol almışlardı. Mora yarımadasında
(Matapan Burnunda) iki Alman gemisi tekrar kömür ikmali yapar. İki İngiliz savaş
gemisinin takibi sebebiyle, zor şartlar altında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale
boğazına varılır. Boğazda bekleyen gemiler hakkında, Osmanlı İmparatorluğunun
savaş bakanı Enver Paşa’nın “Almanya hükumetine bağlı iki savaş gemisinin iltica
etmesi üzerine izin veriniz” şeklinde Başkomutan vekili imzası ile gönderdiği
telgraf üzerine, Goeben ve Breslau Çanakkale Boğazını geçerek 11 Ağustos 1914
günü İstanbul’a gelir.
Enver Paşa bu izinden sonra Sadrazam Said Halim Paşa’ya nur topu
gibi iki evladınız dünyaya geldi şeklinde bildirmiş, iki Alman gemisinin Almanya
tarafından Osmanlı’ya hediye edildiğini söylemiştir.
Yavuz ve Midilli Gemileri Nedir
Ardından İngiltere ve Fransa,
Osmanlı’ya sert protestolarda bulundu. Osmanlı devleti bunlara cevap olarak daha
önce (3 Ağustos 1914 tarihinde, Sultan Osman 1 ve Reşadiye isimli iki Osmanlı
gemisi,parası ödendiği halde İngiltere tarafından teslim edilmemiştir. Teslim
almaya giden Rauf Orbay Olup teslimatı yapmayan daha sonra İngiltere başbakanı
olacak Winston Churchill’dir.) İngiltere’ye parası ödendiği halde kendilerine
teslim edilmeyen iki savaş gemisi yerine, Goeben ve Breslau gemilerini 500 bin
altın (80 Milyon Alman Markı) ödeyerek aldığını açıkladı. Osmanlı devleti,
İngilizlerin gasp ettiği gemilerin yerine iki Alman zırhlısını aldığı
açıklaması, haklı bir gerekçe olarak gösteriyordu. Çünkü İngiltere, Osmanlı’nın
parası ile yapılan 2 geminin teslim edilmeyerek, çıkan savaş nedeniyle Almanlara
karşı kullanacağı yönündeki açıklamasıyla,İstanbul’da bunun üzerine gösteriler
düzenlenmiştir. 16 Ağustos tarihinde Goeben ve Breslau gemilerine Osmanlı
Bayrağı çekildikten sonra isimleri Yavuz
ve Midilli olarak değiştirilmiş ve Alman Mürettebatına fes giydirilmiştir.
Koramiral Wilhelm Souchon ise Ekim ayında Osmanlı Donanması Komutanı
yapılmıştır. Goeben artık Yavuz olmuş, Breslau ise Midilli adını almıştır.
İngilizler oldukça kızgındı ve Osmanlı’nın tarafsızlık ilkesini ihlal ettiğini
düşünüyordu. Hatta Winston Churchill, Osmanlı donanmasına Yavuz ve Midilli
olarak geçtiği halde, bu iki geminin Çanakkale boğazında çıktıkları anda
batırmaları konusunda İngiliz hükumetinden onay almıştır.
Savaşın ilk ayında Fransa’yı çabucak yeneceğini düşünen Almanya,
Osmanlı’nın savaşa girmemesinden memnun durumdaydı. Ancak Fransa’nın bir türlü
ele geçirilememesi, Rusya’nın Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı üstün
oluşu nedenleriyle, Almanya’nın Osmanlı’yı savaşa sokup cephe genişletme
isteğini arttırmıştı. Osmanlının savaşa dahil olması için Almanya hareketlere
hız verdi ve Yavuz ve Midilli gemilerinde bulunan Koramiral Souchon’a,
Karadeniz’e açılarak Rus limanlarının bombalanması talimatı verildi.
Goben ve Breslav Hangi Ülkenin Limanını Bombaladı
İşte tartışmalar
burada başlamaktadır. Osmanlıda bir grup yönetim, Souchon’un askeri tatbikat
bahanesi ile Karadeniz’e açılma isteklerini reddederken, Enver Paşa aksi yönde
karar veriyordu. Diğer taraftan Fransız ve Ruslar Osmanlı hükumetinin savaş
dışında kalmaları yönünde diplomasi yapıyordu. Osmanlı hükumeti, Midilli ve
Yavuz gemilerinin Karadeniz’e açılmalarına izin vermezken, 27 Eylül günü Rus
gemilerinin boğazlardan geçmesi bir anda yasaklandı. Gerilim doruk noktasına
çıkmıştı. 29 Eylül 1914 günü Souchon komutasındaki Yavuz ve Midilli gemilerinin
Karadeniz’e açılması ve Çarlık Rusya’sının Kefe, Odessa, Sivastopol ve
Novorossisk limanlarını bombalaması, ağır hasar vermesi ile ipler koptu. Geri
dönülmez bir yola girilmişti artık. Taraflar sırayla Osmanlı İmparatorluğuna ( 2
Kasım 1914 Rusya, 5 Kasım 1914 İngiltere) karşı savaş ilan
etmişlerdir.
İşte tam burada Enver Paşa’nın Almanya lehine, ülkeyi savaşa
sürükleme yönünde etkisi açıkça görülmektedir. Osmanlı hükumetinde bir grup
savaşın dışında kalmak istese de Enver Paşa’nın bizzat dahil olmasıyla, Osmanlı
İmparatorluğu için yıkımla sonuçlanan Cihan Harbine dahil olmuş ve toprakları
parçalanmıştır. Ayrıca günümüzde açığa çıkan belgeler incelendiğinde, Amiral
Souchon’un başına buyruk hareket ettiği ve bundan dolayı suçlandığı
görülmektedir. Şöyle ki Almanya Osmanlı’yı savaşa sokmak istiyordu ve Souchon
alacağı bir emirle doğrultusunda yapacağı sürpriz saldırıyla, Osmanlı’yı savaşın
içerisine çekebilecek konumdaydı. Bu yüzden sürekli Karadeniz’e açılmayı
beklemiş, ilk etapta sürekli red cevabı almıştır. Sonuç olarak hedefine
ulaştığında da Rus limanlarını bombalamıştır. Hatta Rus limanları
bombalandığında Enver Paşa, Souchon’a Rus gemilerinin kendisine saldırdığını ve
Alman Amiralin kendisini savunmak zorunda kaldığını açıklamasını istese de
Souchon bunu yapmaz. Ardından Enver paşa Rusya’ya özür içeren bir mektup yollar.
Ancak mektupta yer alan “Rusya bu saldırıyı kışkırtmıştır” cümlesi, Çarlık
Rusya’sı için savaş ilanına geçerli bir sebep olmuştur. Enver paşa tarafından
Souchon’a Rus limanlarını bombalama emri verilmemiş, sadece Karadeniz’de olası
Rus filosu ile karşılaşıldığında onların imha edilmesi iletilmişti. Souchon’un
başına buyruk hareket etmesi üzerine Hafız Hakkı Paşa (Sonradan Sarıkamış
harekatını Enver paşa ile yürütecektir) “bizi vakitsiz harbe sürüklemiştir”
demiştir.
4 yıl süren Cihan harbi ile dünyada ve ülkemizde pek çok şey
değişmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun savaşa dahil olması ile çok sayıda geniş
cepheler açılmıştır. Osmanlı, Almanya, Avusturya Macaristan ve Bulgaristan’ın
ittifak yapmasına karşın İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya yani itilaf
devletleri yer almış, İtalya ilk etapta Almanya’nın yanında yer alacağını
söylemesine rağmen, savaş başlayınca İngiliz ve Fransızların yanına geçmiştir.
Çarlık Rusya’sında Bolşevik devrimi ile Rusya savaştan çekilirken, ABD’ nin
savaşa dahil olmasıyla 1. Dünya Savaşının kazananı İtilaf devletleri olmuş ve
akabinde kaybeden tarafa ağır şartlar içeren antlaşmalar imzalatılmıştır
(Detaylı Bilgi İçin Bknz. 1. Dünya Savaşı neden çıktı)
Osmanlı İmparatorluğu yer alan bazı
devlet adamları o dönem bu iki zırhlıya oldukça güveniyordu. Öyleki Sadrazam
Kamil Paşa, Goeben yani Yavuz için tek başına Karadeniz’de Rusya ile baş
edebilecek güçte olduğunu söylemiştir. Yapıldığı dönemde (1911) gerçekten Goeben
Alman donanmasının en güçlü gemisi olmuştur. Yakın dönemde ortaya çıkan
belgelerde ise Sadrazam Kamil Paşa vasıtasıyla 1912 yılında Balkan savaşlarının
devam ettiği sırada, Osmanlı’nın Goeben gemisini almak için Almanya’dan istekte
bulunduğu, Almanların “bu gemi Türk denizcileri için çok karışık” şeklinde cevap
vermesi üzerine Kâmil paşanın “o zaman gemiyi içindekiler ile birlikte alırız”
şeklinde latifede bulunduğu ve talebin reddedildiği yer almıştır. Tarihin bir
cilvesi olsa gerek gerçekten de 2 yıl sonra Goeben ve Breslau içerisindeki Alman
mürettebatı ile birlikte satın alındığı açıklanmıştır.
O dönem için bakan olan, daha sonra
ise İngiltere tarihine damga vuran başbakan olan Winston Churchill, 1923 yılında yazdığı
savaş hatıralarında Goeben için “Tarih boyunca hiçbir geminin pusulası Goben’in
kinden büyük bir kıyım ve yıkıma rota almamıştır” demiştir.
Midilli Zırhlısı Ne Oldu
Yavuz ve Midilli, Osmanlı
savaşa girdikten sonra 1914 yılının Kasım ve Aralık aylarında Karadeniz
kıyılarında Trabzon ve Zonguldak gibi şehirlerimizi bombalayan Rus gemileri ile
çatışmalara girmiştir. Ardından 1915 yılında Karadeniz sahillerinde Rusları
bombalayan ve savaşan iki gemiden biri olan Midilli 1915 yılının Temmuz ayında
aldığı ağır hasara rağmen (mayın çarpması) İstinye’ye ulaşmayı başarmış ve 1916
yılının Şubat ayına kadar tamire alınmıştır.
Yavuz (Goeben) ve Midilli (Breslau)
savaş boyunca Karadeniz’de etkili olmuştur. Bu iki zırhlı gemi 3 yıl 5 ay 10 gün
süreyle Osmanlı donanmasında hizmette bulunmuşlardır. Özellikle Karadeniz’de Rus
donanmasının korkulu rüyası haline gelmişler ve başarılı operasyonlar
gerçekleştirmişlerdir. Midilli yapısı gereği ufak ve bir o kadar hızlıydı. Savaş
boyunca, önemli bir ham madde olan kömürün Zonguldak’tan İstanbul'a ikmali
sırasında refakatte bulunmuştur. Dahası Tuna ağzını tutarak buradan yapılacak
olan düşman sevkıyatlarının engellenmesinde büyük rol almıştır.
Yavuz ve Midilli, 20 Ocak 1918 günü
Makedonya’dan Filistin’e gidecek olan iki düşman geminin, Selanik’te
engellenmesi görevi için yola çıkıp Çanakkale boğazından geçtikten sonra, İmroz
adası açıklarında bulunan mayınlı bölgede ağır yara almışlar, ardından
İngilizler’in ağır uçak bombardımanı ile Midilli batarken, Yavuz aldığı ağır
darbelere karşı Çanakkale boğazından geri girmeyi başarabilmiştir. Bu harekat
iki geminin son seferi oldu ve Midilli batarken Yavuz tamir için uzun süre
bekletildi. Daha sonra Yavuz yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin hizmetinde yer
alışmış, hatta 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı İstanbul’dan İzmit’e bu
gemi taşınmıştır ve yıllar sonra ömrü tamamladığından 1973-1976 yılları arasında Yavuz sökülerek
jilet fabrikasına verilmiştir.
Osmanlı devletinin savaşa dahil olması Almanlar açısından çok
önemliydi. Almanya başkomutanı Ludendorf’un sonradan dediği gibi Osmanlı’nın
savaşa girmesi cihan harbini 2 sene uzatmıştır. Bu yüzden Yavuz ve Midilli,
Osmanlı ve Dünya tarihi açısından kader gemileri olmuşlardır.
Yorum Gönder