Avrupa kıtasının temelinde bulunan ve konumuyla önemli bir yere sahip olan Almanya topraklarında yaşayan, çalışkanlıkları, disiplinleri, teknolojileri ve bağımsız düşünmeleriyle bilinen eğitimli bireylerin, Hitler gibi eli kanlı bir diktatörün boyunduruğu altına girmesi ve onun hırslarıyla dünya savaşına girerek ülkelerinin mahvoluşuna tanık olmaları garip bir durumdur. Peki, bu denli kendini geliştirmiş bireylere sahip Alman halkı, Hitler’i neden dinledi ve topyekun destekledi?
Alman kültürü, Nazileri nasıl destekledi ve Nazi rejimi ile nasıl yıkıma sürüklendi sorusunun cevabı, II. Dünya Savaşı’nda yapılan hatalar ve savaşın kaybedilmesi değil, daha öncesinde Hitler’in düşüncelerinin Alman halkı tarafından neden kabullenildiği sorusudur. Dünya tarihine sayısız bilim insanı, düşünür ve sanatçı kazandıran entelektüel bir toplum neden diktatörlüğü tercih etti?
Bunun temelleri I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Versay Antlaşması ile atılmıştır. I. Dünya Savaşı sonunda yenilen Almanya, imzalanan antlaşmanın ağır maddeleri nedeniyle yaşadığı olumsuzluk ve yenilmişlik duygusu, birçok Alman için aşağılanma hissine ve halkın çoğunun kendisine olan saygısını kaybetmesine neden olmuştur. Hitler ise Alman halkına üstün olduklarını söyleyerek, her kesimin eşit olarak birleşmesini vurguluyordu.
Değeri Düşen Mark İle Soba Tutuşturan Alman kadın |
Bunun yanında, 1929 yılında dünya çapında yaşanan Büyük Buhran (1929-1933) dönemi, Alman halkının daha kötü bir konumda olmasına sebep olmuştur. O dönemde süper güç olan ABD, Fransa ve İngiltere'de halk açlıkla boğuşuyordu. Ancak Alman halkı, ABD’nin Almanya’ya savaş tazminatı ödemesini istemesiyle daha kötü bir durumda kaldı. Almanya, tonlarca altını savaş tazminatı olarak ödemek zorunda kalmış ve çareyi karşılıksız para basmakta bulmuştur. Bu durum hiper enflasyona yol açarak borsa çökmüş, Alman markı o kadar değersizleşmiştir ki, Alman kadınları sobalarını tutuşturmak için Alman parasını kullanmaya başlamıştır. Adeta, Büyük Buhran, ezilen Alman halkı için Hitler’in kurtarıcı olmasını sağlayan büyük bir hediye olmuştur.
Hitler Nasıl İktidara Geldi
Aslında, Hitler başlangıçta yani 1930'lu yıllarda pek önemsenen bir politikacı değildi. Hatta 1923 yılında cezaevine girdiği ve Avusturya vatandaşı olduğu için 1932 yılına kadar seçme ve seçilme hakkı dahi yoktu. Ancak tarihçiler o dönemde Hitler’in Alman parlamenter sistemi tarafından küçümsendiğini düşünmektedirler. Kendisi çoğu lider tarafından kaba bir onbaşı olarak görülüyordu (sebebi ise Hitler’in I. Dünya Savaşı’nda onbaşı olarak görev yapmış olmasıdır). Ancak çok kısa bir süre içinde, Hitler, özellikle Joseph Goebbels gibi sıkı bir yardımcı ile Almanya gibi gelişmiş bir ülkenin demokratik parlamenter sistemini yıkarak Nazi diktatörlüğünü kurmayı başardı.
Aslında, Hitler’in Führer olmasına giden süreç oldukça ilginçtir. 1933 yılının başlarında Nazi partisi, Alman Meclisi Reichstag’ta ikinci büyük partiydi. Hitler ve Naziler emellerini gerçekleştirmek ve kafalarındaki Almanya’yı oluşturmak için şeytani bir işe imza attılar. Sosyalist ve komünistleri ülkeden temizlemek ve itibarsızlaştırmak amacıyla, 1933 yılında Nazi güçleri (NSDAP) tarafından Meclis Binası (Reichstag) kundaklanmış ve bu suçu komünistlere atmışlardır. Bir anda komünist ayaklanması propagandası yapan Hitler, bu durumu ortadan kaldıracağını ve izin vermeyeceğini ilan ederek ülkeyi seçime götürdü. 5 Mart 1933 tarihinde yapılan genel seçimde, Hitler ve Nazi partisi oyların % 43.9’unu alarak iktidara gelmiştir. Ağustos ayında tek partili düzene geçildiğini ilan eden Hitler, diğer partileri kapattırdıktan sonra, 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığını ilan ederek diğer makamları kaldırmış ve Devlet ve Hükümet başkanlığı görevlerini kendisi bir arada yürütmeye başlamıştır. Böylece, Führer olmuştur.
Hitler, çok kısa sürede büyük adımlar atmıştır. 1934 yılında Cumhurbaşkanı olarak yürütmeyi askıya almış, diktatörlük sistemini getirmiş, 1936 yılında ise dış dünyaya açılmıştır. 1939 yılında ise II. Dünya Savaşı’nı başlatmıştır. Bu kısa sürede Versay Antlaşması delinmiş, Alman sanayisi ağır silah sanayisine dönüşerek sayısız silah üretilmiştir.
Hitler ve Demokrasi
Naziler, demokrasinin çok tehlikeli olduğunu ve bireyleri bencilliğe sürüklediğini savunmuş ve bu teori, Alman halkında da kabul görmüştür. 1930'lu yıllarda halkın yaşadığı sefalet ve ekonomik kriz, kapanan fabrikalarla birlikte işsizlik oranının artmasıyla ülkede kaosun hakim olmasına neden olmuştur. Alman halkı, demokrasinin bu iki olguyu (işsizlik ve kaos) sebep olduğunu düşünmüştür. Hitler, aslında demokrasiyi askıya alacağı ve tek başına Nazi rejimini ülkede tekel konumuna getirmek istediği emellerini gizlemiyordu. Parti manifestosunda bunları belirtmiştir. Sonunda, Hitler demokratik seçimlerle geldiği liderlik sonucunda Almanya’da demokrasiyi yıkmıştır.
Hitler ve Propaganda
Hitler’in Alman halkı tarafından benimsenmesine neden olan bir diğer önemli unsur, Bakanlarından biri olan Goebbels’in propaganda dehasıdır. Hitler’in kişisel hitabet ve konuşma yeteneği, kalabalık toplantı ve gösterilerde yaptığı coşkulu konuşmalarla onu Alman halkının gözünde büyük bir lider konumuna yükseltmiştir. O dönemde oluşturulan algı, Führer’in yaşamı boyunca Alman halkının refahı için mücadele ettiği ve tek kavgasının Almanya olduğu yönündedir. Hitler’i sevmek, Almanya’yı sevmekle eşdeğer tutuluyordu.
Hitler, 1934 yılından sonra demokrasiyi askıya almış ve özellikle basın yayın organları üzerinde tam bir etki sahibi olmuştur. Yoğun propaganda faaliyetleri ve Goebbels’in büyük katkılarıyla büyük mitingler düzenlenmiş, kültür sanat faaliyetleri Hitler adına çalışmaya başlamıştır. Goebbels’in Büyük Yalan teorisi, Hitler’i üstün bir varlık gibi göstermesinde yardımcı olmuştur. Entelektüel bir halk olan Almanların koşulsuz ve düşünmeden Hitler gibi bir diktatörü desteklemesinin en önemli unsurlarından biri, Joseph Goebbels ve propaganda çalışmalarının etkisi olmuştur. Her yayın organı denetlenmeye başlanmıştır. Rejim, kendisini eleştirmeye tenezzül eden hiçbir şeyi kabul etmemiş ve inanılmaz baskılar uygulamıştır. Hitler ve Goebbels, basın yayın organlarını öyle etkili kullanmışlardır ki, II. Dünya Savaşı’nda, Ruslar Berlin’i işgal edene kadar halk, Nazi Ordusunun Kafkaslara ulaştığını zannetmekteydi, çünkü gazeteler öyle yazıyordu.
Alman Kültürü Nazizmi Nasıl Doğurdu ?
Hitler, iktidara gelir gelmez ülkedeki elit tabakayı ve bilim insanlarını (Yahudi olanları) temizlemiş, böylece kendisine karşı çıkacak bir düşünce akımı bırakmamıştır. Halk zaten üst tabaka ve zenginlerden rahatsız olduğu için bu adımları olumlu karşılamıştır. Ancak Hitler, kendisi için önemli gördüğü devlet kademelerindeki Yahudi asıllı çalışanlara dokunmamıştır. Özellikle önemli generaller ve ekonomi uzmanları, Yahudi oldukları ortaya çıktığı halde çalışmalarına ve işlerine devam etmişlerdir. Bu Yahudilerle ilgili çelişki, halk tarafından hiç önemsenmemiştir. Çünkü Hitler, kritik görevlere sahip bu kişileri temizlediği takdirde çarkların bozulacağını bildiği için görevlerine devam ettirmiştir.
Hitler’in Alman halkı tarafından benimsenmesinin en büyük nedenlerinden biri de Yahudi düşmanlığıydı. Hitler, Alman sermayesinin Yahudilerin tekelinde olduğunu ve bu Yahudilerin, Alman halkını köleleştirerek aslında hakları olan parayı gasp ettiğini savunuyor ve bu konuda ateşli konuşmalar yapıyordu. Hitler’in bir diğer düşmanı da komünistlerdi. Hitler, Yahudiler ve Çingenelerin etnik temizlik ile yok edilerek, saf Alman ırkının arzulanan refaha ulaşacağını ve I. Dünya Savaşı ile bitmiş tükenmiş, adeta kukla devlete dönüşen Almanya’nın küllerinden doğarak tekrar dünyanın sahibi olacağını söylüyordu. Tabii ki bu, Nazi rejimi ile mümkün olacaktı; ona göre herkes Hitler ve Nazi rejimini koşulsuz sevmeli ve benimsemeliydi. O dönem propagandanın en önemli unsuru Alman olmak ve Hitler rejimini sevmekten geçer sözü üzerine kuruluydu. Kaybettiklerini Hitler ile kazanacağını zanneden Alman halkı, tüm bu propaganda ve faaliyetler çerçevesinde koşulsuz olarak Hitler’in peşinden gitmiş ve desteklemiştir. Hitler, ekonomik kriz ve işsizlikle kırılan Alman halkının alt tabakasına aslında ezilen olmadıklarını, aslında Alman oldukları için asil oldukları fikrini benimsetmiş ve halkı bu düşünce ile tavlamıştı.
Hitler’in Nazi rejimi ile başlattığı savaşın sonucunda, yaklaşık 50 milyon yada daha yüksek sayıda insanın öldüğü tahmin edilmektedir.
Yorum Gönder