Tarihte Uygulanmış Sigara Yasakları ve Ulusal Çapta Tütün Karşıtı Hareketler



1492 yılında Kolomb'un Amerika kıtasını keşfetmesinin ardından, burada bulunan yerli halkın içtiğini gördüğü tütünü Avrupa'ya taşınmasıyla, Avrupa'da tütün tüketimi başlamış oldu. Patlıcangiller familyasından olan bitkinin yapraklarından elde edilen tütün, kağıda sarılarak yapımı tamamlandıktan sonra, sigara olarak adlandırılarak tüketilmektedir. Sigara, sağlığa oldukça zararlı ve yüksek derecede bağımlılık yapan tütün mamulüdür. Sigaranın dumanında bulunan sağlığa zararlı maddelerden dolayı, sigara kullanmayan kişilerin de pasif içiciliğe maruz kalması gibi olumsuzlukları nedeniyle, dünya üzerinde çoğu ülkede (ülkemiz dahil) açık alan ya da kapalı mekanlarda tütün mamullerinin tüketimine yönelik kısıtlamalar ve cezalar uygulanmaktadır.
Avrupa'da kurulan Tütün Kulüplerinden Bir Resim Çalışması

Tarih sayfalarına baktığımızda, günümüzden farklı olarak bazı ülkelerde ve hatta ata devletimiz Osmanlı İmparatorluğunda dahi sigara daha doğrusu tütün yasağı uygulanmıştır. İngiltere krallarından 1. ve 4. James, bireysel olarak tütün karşıtı olsa da ülke çapında geniş bir yasaklamaya gitmemiştir. Kağıda sarılarak tüketilmeye başlanmasıyla birlikte 150 yıllık bir süreyi tamamlayan sigaranın, (hatta tütünü kağıda sarma uygulamasını ilk kez Kırım savaşında bir Türk askerinin yaptığı ve buradan sigaranın icat edildiği şeklinde bir kaynaksız bir bilgi bulunmaktadır) tarihteki ilk kısıtlaması tütün üzerine olmuştur. Tütüne karşı yasak ve kısıtlamalar devlet eliyle yapıldığı gibi çeşitli halk hareketleri ile de ortaya çıkmıştır. Tütün yasağı tarih boyu farklı ülke ve dönemlerde, aslında tahminlerin ötesinde pek de sağlığa zararlı olduğu için değil, kişisel hırslar, ticari endişeler, toplulukların birlikteliğini önleme gibi düşünceler sebebiyle uygulanmaya çalışılmıştır.

IV. Murad Dönemi Uygulanan Tütün Yasağı

1500 yıllarında Mısır üzerinden Anadolu'ya getirilmesi ile Türkler tütünle tanışmış oldu.

Sultan IV. Murad (1623-1640 saltanatı) oldukça disiplinli ve acımasız bir padişahtı. Yaşadığı dönem içerisinde dünyanın en önde gelen liderlerden biri olup, amcasının ardından tahta çıktıktan sonra saltanatı boyunca, hafızalardan çıkmamasını sağlayacak olan tütün yasağını uygulamaya koymuştur. Osmanlı'da tütün yasağı olarak bilinir. Sultan 4. Murad'ın tütünü ve bununla birlikte alkolü de yasaklaması pek de kağıt üzerinde kalmamıştır. Sultan Murad bu yasağın bizzat takipçisi olmuştur. Sıkı bir baskı politikası uygulamış, bunu da yeterli görmeyip bizzat kendisi geceleri tebdili kıyafet ile İstanbul sokaklarını arşınlayarak tütün yasağının delinip delinmediğini gözlemlemiştir. Pek çok meyhaneyi bizzat kendisi basmış ve yıktırmıştır. Yasağa uymayanları gördüğünde öldürülmelerini emretmiştir.

4. Murad Tütün Konusunda çok Hassastı
Bu dönemde uygulanan tütün yasağı oldukça kanlı sonuçlar doğurmuştur. Yaklaşık 20 bin kişinin bu yasak kapsamında öldürüldüğü düşünülmektedir. Sultan Murad, tütün içenlerin öldürülmeleri için fetva yayınlamıştır. Yasağa uymayanlar idam ile cezalandırılmıştır. Ordu içerisinde tütün içenlerin, elleri ayakları kırılıyor boyunları vurduruluyordu. Tütün içen evlerin tespiti için bacalar dahi koklatılıyordu. Bu dönemin bir diğer yasaklarından birinin de geceleri fener ile dolaşmamanın yasak olduğunu, unutmadan ekleyelim.

Ancak bu dönemde uygulanan tütün yasağının, pek sağlıkla ilgisi olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü o dönem tüketilen tütünün, insan sağlığı üzerindeki zararları, günümüzdeki kadar bilinmemekteydi. Sultan IV. Murat'ın tütünü ve alkolü yasaklamasının asıl sebebi, insanların bu ortak alışkanlıklarıyla birlikte bir araya gelmelerini engellemek istemiştir. Yasağın, 1630 yılında yaşanan büyük İstanbul yangınından sonra başladığı ve bu yangının yasağa sebep olduğu bilinir. Muhalif düşüncelerin oluşmasını engellemek, kendisine karşı yükselecek olası cümle ve tepkilerin önünü kesmek için tütün ve alkolü yasaklamak suretiyle, erkeklerin topluca bir araya gelmelerini engellemek istemiştir. Aynı şekilde, kahvenin yasaklanması da bunu doğrular niteliktedir.

Osmanlı İmparatorluğu tarihine baktığımızda, Sultan 4. Murat döneminin haricindeki tüm dönemlerde tütün serbest olmuştur.

1891 İran Tütün İsyanı

İran'da aslen Kaçar Türkü olan Nasıreddin Şah döneminde, ülke Ruslar ile yapılan savaşlar neticesinde 19. Yüzyılın sonlarına doğru zayıflamıştı. Özellikle ekonomik anlamda zor günler geçiren ülkeye, acilen para gerekliydi. Nasıreddin Şah bunun çözümünü, Batılı tüccarlarda buldu ve İran'daki tütün haklarının tamamını, emekli bir binbaşı olan İngiliz Gerald Tablot'a verdi. (Mart - 1890)

Aslında çok yüksek bir meblağ olmamasına rağmen, alınan devir önemliydi. Tütün ile ilgili tüm haklar (ekimi, satışı, işlenmesi vs.) Tablot ve şirketi tarafından kullanılacaktı.

Fakat yapılan devir işlemi, çoğu tüccar ve esnafın ayaklanmasına sebep oldu. Ticaretle uğraşanlar bu imtiyazın bitirilmesini istiyordu. Şah tüm istekleri reddetti. Ancak, şahın görmezden geldiği halk gücü etkili oldu ve esnaflar birleşerek önemli din adamlarını yanlarına çekti. O devirde Şii dünyasının en önemli alimlerinden olan dini lider Ayetullah Mirza Şirazi, 1891 yılı Aralık ayında vefat etmeden önce söylediği "Tütün içenler Hazreti Mehdi'ye savaş açanlardır" fetvasıyla tütünü haram ilan etmiştir. Diğer din adamları da aynı yoldan ilerlemiş ve çoğu halkın takip ettiği din adamları "Tütün çiğnemek ile Hz. Hüseyin'in etini çiğnemek arasında fark yoktur" şeklinde açıklamalarda bulununca, bir iki gün içerisinde İran'da yaşayan halkın tamamına yakını tütünü bırakmış oldu.

Ardından ülke çapında hemen hemen her yerde gösteriler başladı ve bu durum Tablot şirketlerinin batmasına neden oldu. Sonucunda Nasıreddin Şah, Tablot'a verdiği tüm imtiyazları iptal etmiştir.

Yine sağlıkla pek alakalı olmayan İran'daki sigara yasağı için yapılan, tütün isyanından yaklaşık 80 yıl sonrasında, 1979 yılındaki Ayetullah Humeyni'nin başlattığı ve İran İslam devrimine temel teşkil ettiğine dair fikir birliği konusu çoğu tarihçi tarafından kabul görmektedir. Şirazi'nin fetvasıyla geniş kitleleri harekete geçirmesinin ardından, İran İslam Devrimi lideri Humeyni'nin sözleri de halk üzerinde büyük etkiye sebep olmuştur. Bu yönüyle halkın büyük çoğunluğunun Şah Rıza Pehlevi'ye başkaldırmasıyla da benzerlik taşımaktadır.

1933-1945 Nazilerin Sigara Yasağı

1933 yılında Almanya'da Nazilerin iktidara gelmesi ile dünya savaşına giden yol hazırlanmış ve Nazi dönemi, olumsuzluklar ve yasaklar ile bilinen bir tarih aralığına sahne olmuştur. Nazi döneminin kısıtlayıcı politikaları ve insan hakları ihlalleri, tarihin yüz karası olarak görülse de Nazilerin insanlığa yaptığı en büyük katkılarından biri, devlet eliyle sigara ve tütün mamullerine uygulanan topyekün kısıtlamalar ve yasaklar olmuştur.

20. Yüzyılın başlarında, sigaranın kanser yapma özelliği ve diğer olumsuz yanları bilim adamları tarafından ortaya konulunca, Almanya'da ilk tütün karşıtı hareketler boy göstermiş fakat uzun soluklu olmamıştır. Tarihte tütün ürünlerinin sağlığa karşı olumsuz etkisi olduğunu, 1601 yılında ilk kez ortaya koyan ve "uzun süreli tütün içmenin akciğeri çürüttüğünü" öne süren Fang Yizbi olmuştur. Nazi iktidarının göreve gelmesiyle birlikte ülkede toplu bir tütün karşıtlığı başlamıştır. Bunun baş aktörü tabi ki Hitler'di.

Adolf Hitler gençliğinde sıkı bir sigara tiryakisiydi, tütüne verdiği paranın israf olduğunu fark edince, tam bir sigara düşmanı oldu. İktidara geldikten sonra da ülke çapında sigara karşıtlığına başlamıştır. Hitler saf Aryan ırkının sağlıklı olmasını istiyordu, sigarayı da saf ırkın önünde genetik bir düşman olarak görüyordu. Zamanla sigara tiryakiliğini bir çökmüşlük olarak nitelendirmeye başladı. Hitler nikotin maddesini, Aryan ırkı için zehir olarak ifade eden afişler bastırmıştır.

Nazi iktidarı süresince, dünyanın gördüğü en büyük sigara karşıtlığı hareketi başladı. Hükümet açıktan sigara içmeyi kınadığı gibi orduda (Wehrmacht) sigara stokları kısıtlanmıştı. Aynı şekilde, genetik olarak çok önem verdikleri anne adayları ve tüm kadınlar için sigara satışına kısıtlama getirildi. Sigaranın zararları ile ilgili ülke çapında ve ordu içerisinde, bilim adamlarının yoğun katılımları ile konferanslar düzenleniyor, tütün karşıtı reklam ve afişler bastırılıyordu. Ardından kamusal alanlarda sigara içimi yasaklandı. Tütün vergisi de arttırıldı. İkinci Dünya Savaşı başladığında ise her ne kadar uyulmasa da Alman ordusunda sigara içimi yasaklanmıştı.

Hitler, cimrilik sebebiyle bıraktığı sigaranın düşmanı olsa da yakın çevresinde tiryakiler vardı ve bu onu oldukça kızdırmıştır. Alman Hava kuvvetleri komutanı olan Hitler'in yakın adamlarından Hermann Göring'in ve Hitler'in sevgilisi Eva Braun'un puro içmelerine çok öfkelendiği bilinir. Hatta Göring'in, sigara içerken heykelinin yapılmasına da oldukça sinirlenmiştir.

yasak
Nazi Döneminde Sigara Yasağına Ait Bir Afiş

Yani, Almanya’nın sigara yasağı dönemi sağlık sebebiyle başlatılmış görünse de asıl sebebi, bireysel olarak Hitler’in sigaradan nefret etmesi olmuştur. Tüm bu sigara yasağı hareketlerine rağmen, özellikle Nazilerin son dönemlerinde yapılan araştırmalarda, halk arasında sigara kullanma alışkanlığında artış olduğu açıklanmış ve genel olarak tütün yasağının pek de etkili olmadığı görülmüştür. Nitekim bu yasak, savaşın ardından Amerika öncülüğünde, (Hatta Marshall Planı’nda Almanya’ya tütün sevkiyatı da yer almıştır) ülkeye bolca tütün taşınarak delinmiş ve Amerika eliyle tütün tüketimi adeta teşvik edilmiştir.

Günümüzde pek çok ülkede, kamusal alanlarda sigara içilmesi yasaktır. Bazı ülkelerde tütün mamullerine yönelik daha sıkı tedbirler uygulanırken, Türkmenistan’da iki bin on altı yılında ülke genelinde sigara satışı ve kullanımı kökten yasaklanmıştır. Dünyada tütün satışı ve kullanımının toptan olarak yasak edildiği ilk ülke ise Bhutan Krallığı olmuştur.

Yararlanılan kaynaklar: Murat Bardakçı, Vikipedi

Post a Comment

Daha yeni Daha eski