Ayasofya'da Bulunan Viking Yazısının Gizemi

f

Ayasofya, bilindiği üzere uzun yıllar Bizans İmparatorluğuna hizmet etmiş, Bizans için oldukça önemli kutsal bir mabettir. İstanbul'un fethedilmesi ile Ayasofya camiye çevrilmiş ve yine İstanbul'un önemli simgelerinden biri olmuştur.

Ayasofya, yüzyıllar boyu dünyanın önemli simgelerinden biri olmuş ve ikinci katında Hünkar mahfeline çıkarken, mermerin üzerinde görülen bazı çiziklerin doğal kırıklar olduğu sanılarak kimse tarafından dikkat çekmemişti. Ancak yakından yapılan incelemede bu garip çiziklerin doğal yollardan değil, bilerek yazıldığı anlaşılmış ve büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. Ayasofya'nın mermerinde eski Viking dilinde "Halvdan buradaydı" yazıyordu.

Bizans ve Vikingler

Bizans ve Vikingler ne alaka diye düşünürseniz, aslında tarihte Vikinglerin Anadolu toprakları ile oldukça ilişkili olduğu görülmektedir. Vikingler ayrıca Arap halklarıyla da ticaret yapmışlar, hatta geçtiğimiz yıllarda yapılan bir kazıda 1200 yıllık Viking yüzüğünde Allah yazısı bulunmuştur.

Vikingler, VII. yüzyıldan itibaren Kuzey Avrupa topraklarında, İskandinavya'da nam salmış savaşçı bir halktı. Kuzeydeki toprakları verimsiz olduğu için Vikingler, kendilerine yeni yurtlar aramak ve ganimet için güneye doğru ilerlemeye başladılar.

Hatta Kristof Kolomb'dan yüzyıllar önce Amerika kıtasını Vikinglerin keşfettiği konusunda çoğu tarihçi hemfikirdir.

Daha sonra Vikingler X. yüzyılda, Güney Avrupa üzerine sefer düzenlemeye başladı. İlk etapta İngiltere'ye akınlar yapan Vikingler, burada hakimiyeti ele almış ve savaşarak yağmalayarak ilerlemiştir. Daha sonra Fransa'ya saldıran Vikingler, Fransa'yı haraca bağlamıştır. Vikinglerin diğer kolu ise Kuzey Avrupa topraklarından Belarus ve Ukrayna üzerinden Karadeniz kıyılarına inerek, burayı kendilerine yurt edinirler. Hatta Rus kelimesinin "kuzeyden gelen" manasında gelen "Rhos" kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Yani bugün Rusların isim babasının Vikingler olduğu söylenebilir.

Ardından Karadeniz'e açılan Vikingler, karşılarına görkemli bir şehir olan Konstantinopolis, yani İstanbul ile karşılaşırlar. Şehrin büyüklüğü ve görkemi, onları cazibesi altına almıştır. Ancak yağmacı ve savaşçı bir halk olan Vikingler, ilk etapta İstanbul'a saldırmayı denemiş, ancak Bizans'ın düzenli ordusu ve Rum ateşi onları engellemiştir. Bizans da diğer Avrupa topluluklarının aksine, Vikingler ile anlaşma yoluna gitmiş ve onlarla ticaret anlaşmaları imzalamıştır. Vikingler ve Bizans arasında imzalanan anlaşmaya göre, Vikingler ticaret yapmak, şehri gezip dolaşmak için Constantinopolis yani İstanbul'u ziyaret edebileceklerdi. Ancak bu ziyaretleri silahsız olacak ve sadece ticaret ve gezi amacı taşıyacaktır.

İki taraf da anlaşmaya uymuştur. Vikingler bu durumdan oldukça memnun kalmışlardır. İstanbul'un güzelliklerini doyasıya yaşayan Vikingler, iyi ticaret yaparak güzel gelir toplamış, İstanbul'da hamamları doyasıya kullanarak büyük kenti gezmişlerdir.

Vikingler İstanbul'u o kadar sevmiştir ki kendi dillerinde büyük şehir mânâsına gelen "Miklagard" ismini vermişlerdir.

Bizans İmparatorunun Sadık Korumaları Vikingler ve Varangian Muhafızları

Vikingler haliyle savaşçı bir halktı. Gittikleri yerlerde yağma ve talan ile korku salmış, özellikle kullandıkları baltalarla düşmanı korkutan bir orduydu.

Bu savaşçı özellikleri, Bizanslıların hoşuna gitti ve Bizans ordusunda Vikingler, paralı asker olarak yer almaya başladı.

Bizans ordusunda görev almaya başlayan Vikingler, özellikle savaşlarda gösterdikleri üstün başarı ile ön plana çıkarlar. Bu sayede İmparatorun güvenini kazanarak, onun özel muhafızlığına kadar yükselirler. Vikingleri orduda ilk olarak kullanan Bizans imparatorunun Teofilos olduğu düşünülmektedir. İmparatorun özel korumalığına kadar yükselen Vikinglere eski Norveç dilinde "verdiği yemini tutan" "yemin edenler" mânâsına gelen Varangian adı verilmiştir.

Varangian Muhafızları sadece Bizans kralına hizmet eden özel bir birlik olup tam sadakat yemini etmişlerdir. Yani Bizans içerisinde yer alan taht oyunları Varangian Muhafızlarını etkilememiş ve taraf tutmamışlardır. Onlar için başa kim gelirse gelsin, sadece imparatora hizmet etmek, tek yeminleri ve gerçekleriydi. O yüzden kimin İmparator olduğu Vikingleri yani Varangian muhafızlarını etkilemiyordu.

Varangian Muhafızları ve Vikingler Bizans ordusunda uzun yıllar görev almış ve adlarından söz ettirmişlerdir. Vikingler Bizans ordusunda oldukça iyi gelir kazanmış, hatta Kuzey ülkelerinden Bizans ordusuna Viking takviyesi yapmışlardır. Bugün İskandinavya topraklarında yapılan kazılarda bu sebepten Bizans altınlarına rastlanmaktadır.

Bizans'ın son dönemlerine kadar etkin biçimde çeşitli akınlara karşı ülkeyi koruyan Vikingler, kuzeyden gelen kendileriyle aynı soydan gelmekte olan Viking istilacılarına karşı dahi Bizans'ı korumuşlardır.

İmparatorun sadık korumaları Varangian Muhafızlarının Malazgirt Savaşı'nda yer aldıkları, Türklerin ancak 500 kadar Vikingliyi öldürdükten sonra İmparatora ulaşıldığı, tarihi kaynaklarda geçmektedir.

Peki Halvdan Ayasofya'ya Niye İsmini Kazıdı?

Acaba Ayasofya'nın ikinci katında bulunan mermer korkuluğun üzerine kazınan "Halvdan buradaydı" yazısının sırrı neydi?

Bir İskandinav takımadası'nda yaşadığı sanılan Viking kabilesi komutanı olan Halvdan, büyük ihtimal Miklagard (İstanbul) şehrinin zenginliklerini duymuş ve buraya paralı asker olmak için uzun bir yolculuk yaparak gelmiştir.

Halvdan'ın İstanbul'dan çok etkilendiği, hayran olduğu ve kendisinin Ayasofya'nın içini görmek istediği için Ayasofya'ya ayin bahanesiyle girdiği düşünülmektedir. Vikingler pagan inancına sahip olduğu için büyük ihtimal Hristiyan ayini sırasında canı sıkılarak mermere ismini kazıdığı tahmin edilmektedir.

Büyük olasılıkla can sıkıntısı nedeniyle yazıldığı düşünülen Ayasofya'daki eski Viking yazısı, İstanbul'un ne kadar eski ve kadim halklara ev sahipliği yaptığını ve tarihin her devrinde insanları cezbeden bir şehir olduğunu göstermektedir.

Ayasofya, yapısı ve tarihi sebebiyle de oldukça ilginçlikleri barındıran önemli bir camidir. Eğer neden Ayasofya'nın bir minaresinin neden kırmızı olduğunu merak ediyorsanız, "Ayasofya'nın Minaresinin Sırrı" isimli yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski