Osmanlı'yı Sağlamlaştıran Padişah Orhan Gazi Kimdir


2. Osmanlı padişahı olan Orhan Gazi (1281-1362), Osman Gazi ile Mal Hatun'un oğlu olarak Söğüt'te dünyaya gelmiştir. 1326-1359 yılları arasında padişahlık, daha doğrusu beylik yapmıştır. Babası olan ilk Osmanlı padişahı Osman Gazi’den devraldığı 16 bin kilometrekarelik ülke topraklarını yaptığı fetihlerle 95 bin kilometrekareye yükselterek oğluna bırakmıştır.

Orhan Gazi'nin gençlik dönemi ile ilgili kaynaklar sınırlı olup, pek bilinmemektedir. Hatta nasıl padişah olduğu konusunda dahi ihtilaflar vardır. Osmanlı tarihinde ismi ilk kez Yarhisar tekfurunun kızı Holofira, yani Nilüfer Hatun ile evlenmesinde, yani 1299 yılında geçer. 1300 yılında kendi Köprühisar'ı alır ve babası Osman Gazi, onu uç beyi olarak Karacabey’e atar. Daha sonra Orhan, babasının yer aldığı tüm seferlere iştirak eder.

Orhan Gazi’nin Tahta Çıkışı

Osmanlı’nın ilk tarihçilerinden İbn-i Kemal, Orhan Gazi'nin toplanan Ahi liderlerinin kararı üzerine padişah olduğunu aktarır.

Osmanlı İmparatorlarının hayatını anlatan ve 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Aşıkpaşazade’ye göre ise (genel olarak en kabul gören anlatım), devletin ileri gelenleri Osman Bey ölünce büyük bir kurultay yapar. Burada Orhan Bey’in kardeşi Alaaddin’i sultan olarak önerirler; ancak Alaaddin bunu kabul etmeyerek ağabeyi Orhan’ın iyi bir asker ve savaşçı olduğundan dolayı tahtı devralmasının uygun olacağını belirtir. Bunun üzerine Orhan Gazi tahta çıkar.


Bizans kaynaklarında (Halkokondiles), Orhan Gazi’nin babası öldükten sonra Uludağ’a gittiği, burada örgütlenip asker toplayarak kardeşlerini yenmek suretiyle tahta geçtiği yer alır.

Tüm bu nedenlerle Orhan Gazi'nin babası yaşarken mi yoksa öldükten sonra mı tahta geçtiği tartışmalıdır. 1326’da tahta çıktığı düşünülse de babası Osman’ın son yıllarında ağır hasta olduğundan, yönetimi Orhan’a devrettiği bilinir. Bu sebepten Orhan Gazi adına ilk sikkenin Şubat 1324 tarihli olması sürpriz değildir.

Saltanatı

Orhan Gazi, ilk dönemlerinde Bizans üzerine akınlar yaparak ülkesinin sınırlarını genişletmeye çalışır. Babasının sağlığında, 1321 yılında Mudanya’yı Orhan Gazi fetheder; 1323 yılında ise Gebze sınırları içerisinde kendi adına bir cami yaptırır. Ardından komutan beylerini, beyliğin sınır bölgelerine gönderir. Abdurrahman Gazi Yalova bölgesinde fetihler yaparken, Konur Alp ise Karadeniz bölgesine doğru ilerler.

O dönem Osmanlı’nın en önemli savaş taktiği "aman" yöntemiydi. Buna göre, alınacak şehir uzun bir kuşatmaya tabi tutulur, destek yolları kesilir ve şehrin pes etmesi hedeflenirdi. Bundan dolayı Bursa şehri çevrelenmiş ve büyük bir kuşatma başlatılmıştır. İlk etapta Evranos Kalesi, Osman Bey döneminde ona tabi olan Köse Mihal'in bireysel çabası sayesinde savaşılmadan ele geçirilmiştir. Ardından Bursa şehri, 6 Nisan 1326 günü Orhan Gazi tarafından fethedilip başkent yapılmıştır.
Hemen sonra Orhan Gazi, akıncıları kuzeydeki İstanbul’un Anadolu yakasına doğru gönderir. Osmanlı akıncıları Kartal ve Aydos kalelerini alarak boğaz kıyılarında dahi görülmeye başlarlar.

Pelekanon Savaşı

Osmanlı akıncılarının bu seferlerini bitirmek, Orhan Gazi’nin devam eden İznik kuşatmasını sonlandırmak ve Osmanlı’yı bölgeden atmak isteyen Bizans İmparatoru III. Andronikos, yaklaşık 2 bin asker ve yakın danışmanı Kantakuzenos (daha sonra çeşitli oyunlarla Bizans tahtına oturacaktır) ile birlikte 1329 Mayıs ayında Anadolu yakasına geçip Darıca’da kamp kurar. Orhan Gazi haberi alır ve İznik kuşatmasında az sayıda asker bırakarak yaklaşık 8 bin kişilik ordusuyla Darıca'ya gelir. Bugün Darıca ve Eskihisar arasında bulunan Pelekanon bölgesinde, Osmanlı ve Bizans arasında bilinen adıyla Maltepe Meydan Muharebesi başlar.

Çarpışmalar gün boyu sürer. Sonunda İmparator Andronikos karargâha dönmeye karar verince, Orhan Gazi ani bir saldırı yaparak Bizans ordusunun paniğe düşmesine sebep olur. Yaşanan kargaşada Bizans İmparatoru Andronikos yaralanır ve deniz yoluyla başkente (Konstantinopolis) kaçar. Kalan Bizans askerleri de yok edilir.

Pelekanon Savaşı’nın önemi, Osmanlı’yı ön plana çıkarması ve artık destek gelmeyeceğini anlayan İznik’in teslim olması gibi sonuçlarla büyüktür. Maltepe Savaşı’ndan sonra Bizans İmparatorları bir daha Anadolu topraklarına sefer düzenlemeyi göze alamamış ve bugünkü İstanbul Anadolu yakası, Osmanlı bölgesi hâline gelmeye başlamıştır.

İznik Fethi

Pelekanon Savaşı’nın ardından yardım alamayacağını anlayan ve ümitlerini yitiren İznik kalesinin Bizanslı komutanı, 2 Mart 1331 tarihinde şehri Orhan Gazi’ye teslim eder. İznik’in fethi Osmanlı için oldukça önemlidir. Fethin ardından şehir imar edilmiş ve önemli bir sanat, kültür ve ticaret merkezi olmuştur.

İznik’in ardından Bizans’ta yaşanan iç karışıklıklar ve bölgeye yardım gitmemesi üzerine Bizans yerleşimi yavaş yavaş bölgeden çekilmeye başlar. Bunun sonucunda, 1337 yılında İzmit, Bizans askerlerinin boşaltmasıyla Osmanlı idaresine geçer ve yönetimi Orhan Gazi’nin büyük oğlu ve taht varisi Süleyman Bey'e verilir. Süleyman Bey, Orhan Gazi’nin büyük oğlu olup pek çok fetih yapmış, Orhan Gazi’nin son döneminde ülkeyi o yönetmiştir. Osmanlı kaynaklarında büyük övgüyle bahsedilse de 1360 yılında attan düşmesi sonucu Orhan Gazi’den önce hayatını kaybetmiş ve taht Sultan I. Murad'a kalmıştır.

Tüm bu önemli fetihlerin ardından, 1340 yılında Bizans, Orhan Gazi’ye barış teklif eder ve vergi vermek şartıyla barış yapılır. Bizans ile yapılan barışın ardından Orhan Gazi yönünü Anadolu beyliklerine çevirir. 1342’de kendi içinde bey çekişmesine sahne olan Karesi Beyliği üzerine sefer düzenlenir ve Balıkesir Osmanlı idaresine geçer. 1354’te ise Ahi kenti olan Ankara alınır.

Osmanlı’nın Avrupa’ya Geçişi

1341 yılında Orhan Gazi’nin Maltepe Savaşı'nda yendiği Bizans Kralı III. Andronikos, varissiz ve yerine geçecek kimseyi belirlemeden ölünce, ülkede iç savaş çıkar. Kendini kral ilan eden Kantakuzenos, hem içerideki muhaliflere hem de Edirne üzerindeki emelleri bulunan Sırp ve Bulgar ordularına karşı müttefik aramaya başlar. Bu dönemde Orhan Gazi ile Kantakuzenos arasında dostluk ve yardımlaşma ilerler. Orhan Gazi bu dönemde (1340 sonrası) Bizans ile iyi ilişkiler içerisinde olma siyaseti izlemeye başlar.

Sırpların Makedonya işgali üzerine Kantakuzenos, ilk etapta Aydınoğulları lideri Umur Bey’den yardım ister. Ancak İzmir’de Umur Bey’in donanması Papa tarafından kurulan orduyla yakılmış, İzmir Papalık tarafından işgal edilmiştir. Aynı şekilde Saruhanoğulları'nın ordusu da yetersiz kalır. Bunun üzerine Bizans Kralı Kantakuzenos, Orhan Bey’den yardım ister. İkili 1345 yılında bizzat görüşürler. Hatta Kantakuzenos, Orhan Bey’e iyi görünmek için az da olsa Türkçe öğrenmiştir. Yapılan görüşmede, Kantakuzenos’un en güzel kızı Thedora Hatun ile Orhan Bey’in evlenmesine karar verilmiş ve 1346 yılı Avrupa topraklarında (bugün Silivri) üç gün süren büyük bir düğün şöleni yapılmıştır.

1350 yılında Orhan Bey, artık kayınpederi olan Bizans Kralı'na Selanik’te destek olması için ordu gönderir. 1352 yılında ise Süleyman Paşa komutasındaki büyük Osmanlı ordusu, Edirne’ye gelerek şehri kurtarır. Böylelikle Edirne’ye giren ilk Türk beyi Süleyman Paşa olmuştur. Birkaç ay sonra ise Osmanlı birlikleri, Meriç kıyısında Bulgar ve Sırp ortak ordusunu yener.

Bu başarılı seferin üzerine 1353 yılında Çimpe Kalesi, Osmanlı'ya üst olarak verilmiştir ve ardından Osmanlı'nın beş yüz yıl sürecek olan Balkan macerası bu süreçte başlar. Süleyman Bey ardından Çanakkale Boğazı çevresine yoğun bir Türkmen nüfusu yerleştirir. Kantakuzinos yani VI. İoannis, hata yaptığını geç de olsa anlamış ve Çimpe’yi geri almak için altın önerse de bu öneri Türkler tarafından kabul edilmez. "Atı alan artık Üsküdar'ı geçmişti."

Ardından Osmanlı akıncıları, Rumeli’de tek tek şehirleri almaya başlar. 1356 yılında Osmanlı Çorlu’ya kadar ilerlemişti. 1361 yılında Edirne ve Dimetoka alınır. O dönem Orhan Gazi, hastalığı sebebiyle bu seferler Sultan I. Murad yönetiminde yapılmıştı. Tahta geçeceğine kesin gözüyle bakılan oğlu Süleyman Paşa, Ankara alındığı sırada aniden ölmüş (1357 ya da 1360). Onun yerine I. Murad, Orhangazi'nin ölümünün ardından tahta geçmiştir (1362). Orhan Gazi'nin türbesi Bursa'da Tophane semtinde ve babasınınki ile karşı karşıyadır.

Orhangazi'nin Osmanlı İmparatorluğu için önemi oldukça büyüktür. İlk başkent Bursa, onun devrinde yapılmış; ilk kitabelerin yazılması, ilk sarayın kurulması gibi olgular göz önünde tutulduğunda Orhan Gazi, Osmanlı'nın gerçek kurucusu sayılabilir. Osmanlı tarihinde ilk tapu senedi, Orhan Gazi tarafından Sakarya Akova’da Şehler ve Çalıca köylerine verilmiştir. İlk donanma çalışmaları onun döneminde yapılır. Osmanlı İmparatorluğu'nun en eski ticaret kanunu İhtisab Kanunnamesi'ni çıkarmıştır.

Sarışın ve uzun boylu, ahlaklı ve dengeli bir kişiliğe sahip olmuştur. Orhan Gazi, dini konularda meraklı biridir. Döneminde (1554) ünlü Ortodoks Papaz, Selanik Başpiskoposu Palamas'ı rehin almış, Bursa’da papaz ve Müslüman alimler arasında tartışmaların ve fikirlerin konuşulduğu toplantılar tertip etmiştir. Orhan Gazi, halk arasında sıklıkla dolaşan ve dert dinleyen bir padişah olarak halk tarafından çok sevilen biriydi. Ortaçağ’da en önemli seyyah olarak kabul edilen İbn-i Battuta, Orhan Gazi döneminde Bursa’ya gelmiş ve padişahı sürekli kaleleri denetleyen ve halkı dinleyen biri olarak eserinde yer vermiştir. Doğum tarihi konusunda tartışmalar olsa da genel kanı seksen yaşında öldüğüdür. Onunla aynı dönemde yazılan Menakıb-ı Orhani isimli eserde 1281 ya da 1280'de doğduğu yer alırken, seksen yaşında hayata gözlerini yummuştur. Bu sebepten en uzun süre yaşayan Osmanlı padişahı olarak kabul edilir. Tam ismi Osman bin Orhan’dır. Kendisine Seyfeddin, Şücaeddin ve İhtiyareddin gibi unvanlar verilmiştir.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski