Osmanlı İmparatorluğu 600 senelik tarihi içerisinde yedi iklime ve coğrafyaya hüküm sürmüş, Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Afrika’ya sayısız seferler yapmıştır. Balkanlarda kazandığı topraklar ile Viyana kapılarına kadar dayanan Osmanlı ordusu ve Türkler, güneyde de Basra körfezinden Doğu Afrika kıyılarına kadar Arap yarım adasını kontrol etmekteydi.

İmparatorluğun yükseliş döneminde İpek ve baharat yolları Osmanlı kontrolündeydi. Avrupa köşeye sıkışmış, ticaret konusunda doğudan gelen malların yüksek maliyeti Türkleri zenginleştirmekteydi. İşte bu süreçte Okyanus üzerinden yeni ticaret yolları bulma konusunda ilk davranan Portekizliler oldu. 1497 yılında Vasco De Gama tarafından Ümit burnun keşfi ile Hindistan’a deniz üzerinden yeni bir ticaret yolu açılmıştı artık. Bu önemli keşif sayesinde Portekiz gemileri Hindistan’a sefer üzerine sefer düzenlemeye başlayarak doğunun zengin ürünlerini Avrupa’ya taşımaya başladılar. Zamanla Akdeniz ve kara yolu ile ticaret önemini yitiriyordu.

Çok ama çok karlı olan Okyanus rotası özellikle Portekizlilerde Afrika kıyılarında koloni ve liman ihtiyacı doğurmuştu. Bu nedenle Portekizli denizciler Hindistan yolu üzerinde Afrika kıyılarında önemli liman kentlerini ele geçirdiler. Zaten devletleşemeyen ve kabile hayatı süren Afrikalılar direnç gösteremedi ve beyaz adamın zulmü Doğu Afrika kıyılarında başlamıştı.

İşte bu çağda özellikle doğu Afrika kıyılarının en önemli limanlarından biri olan Mombasa (bugün Kenya) Portekizli denizciler tarafından 1505 yılında işgal edilmiş ve işgalciler halka oldukça kötü davranılmaktaydı. 1585 yılında 91. İslam Halifesi ve 12. Osmanlı Padişahı Sultan III. Murat döneminde bölge halkı Osmanlıdan yardım talebinde bulunur. Yemen valisi Hasan Paşaya talimat verilir ve Hasan Paşa Türk denizcisi Emir Ali Bey’i bir grup iyi asker ve kadırgalar ile bölgeye gönderir.
Emir Ali Bey önderliğindeki leventler (denizciler) Mombasa başta olmak üzere Makdişu, Pemba gibi kentleri Osmanlı İmparatorluğuna bağlayıp bölge halkını güvende olmasını sağlamak amacıyla bir grup asker bırakıp geri döndü.

Portekizliler ticaret yollarında bulunan en önemli liman kentlerinden biri olan Mombasa’nın Türk idaresine geçmesine, bölge sultanlarının Osmanlıya bağlılığını bildirmelerine hiç razı olmadı ve fırsat kollamaya başladılar.

1589 yılında Portekizliler karada yamyam zencilerden vahşi Zimbu kabilesini örgütlemişti. Hindistan’da bulunan Portekiz kral naibi, kardeşi Thomas da Sousa Couhinto emrine 18 gemi vererek Mombasa’ya limanı geri alması için gönderdi. Yemen valisi Hasan Paşa tekrar gelen yardım talebi üzerine yine Emir Ali Paşa emrine 5 gemi ve yaklaşık 1000 denizci levent vererek gönderdi.

Mombasa limanına gelen Osmanlı askerleri denizde kaleyi korumaya başladılar. Emir Ali Beyde karada Mombasa kalesinde bulunmaktaydı. Kale önlerine vahşi Zimba kabilesi ellerinde mızraklar ile gelse de herhangi bir saldırıda bulunmuyorlardı. Karadan gelen düşmana karşı Osmanlı askerleri savunma yapmak için gemilerin top gücünü kullanmak için kıyıya yanaştırdı. İlerleyen günlerde açık denizden okyanustan Portekiz gemileri göründü ve pozisyonları gereği müdahalede yetersiz kalan Osmanlı gemileri sulara gömüldü. Yaşanan bozgun neticesinde Emir Ali bey Portekizlilere esir düştü. Osmanlı askerleri ise karaya doğru gitti. İşte anakarada vahşi Bantu ırkına mensup Zimba kabilesi tarafından yakalanan Türk askerleri, bu yamyamlar tarafından kızartılıp yenilerek (tarihçi Yılmaz Öztuna) zalimce şehit edildiği düşünülmektedir.

Emir Ali Bey’in de Lizbon’a götürüldüğü ve sonrasında haber alınamadığı bilinmekte. Portekizliler tarafından esir alınan Osmanlı askerleri de köle yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu bu başarısız seferin ardından bölgede yavaş yavaş hakimiyetini kaybetmiştir. Türk askerlerine yardım etmeyerek onların Portekizlilerce mağlup edilmesine neden olan yerli hakların kaderi ise tamamen daha sonradan beyaz adamın inisiyatifine kalmıştır. Önce Portekizliler daha sonra Avrupa’nın diğer emperyalist devletleri ve kralları, önce dinlerini sonra dillerini değiştirerek kaynaklarını kurutmuş, Afrika halklarını uzun yıllar köle olarak satmış ve yüzyıllar süren bir zulme imza atmışlardır.

Eğer o dönem Türk askerlerinin niyetine sahip çıkılsaydı Afrika bu zulmü yaşamayabilirdi. Mesela İngiliz Tarihçi Mansel L. Dames, Osmanlı İmparatorluğu Mombasa’ya o dönem daha büyük bir filo gönderebilseydi Doğu Afrika da Kuzey Afrika gibi uzun yıllar Türk hâkimiyetinde olurdu demiştir.