"Annesi onu kolundan tutup babasıyla sevinçli bir
şekilde bugün çok ilginç şeyler göreceksin diye kalabalık bir yere götürdü.
İçeri girdiklerinde herkes gülen yüzlerle Parmaklıklar ve çiftler arkasındaki
Kara renkli insanlara bakıyordu. Elinde bir şeker vardı. Sevinçte şekeri yerken
çite yaklaştı ve bu çitin arkasında kendi yaşlarında kara derili, daha önce hiç
görmediği bir çocuk, sorgulayan gözlerle ona ve elindeki şekere bakıyordu. Acaba
bu çocuk niye çitin arkasında yarı çıplak bir şekilde dolaşıyor ve herkes niye
ona ve annesine gülerek bakıyor diye düşünürken aklına bir soru geldi. Onunla
benim aramda ne fark var?"
Çok değil yaklaşık 100 yıl önce Sözde medeni batı
dünyası insanlarının çok değişik bir eğlencesi vardı. Bu eğlence hayvanat
bahçesinde Aslanları, filleri, zürafaların izlemek gibi bir şey değildi. Onların
en haz aldığı şeylerden biri, doğal ortamlarında vahşi insanları izlemekti
!
Buna İnsan Hayvanat bahçesi dendi. Tıpkı bir
hayvan gibi Sömürge ülkelerinden getirdikleri ve aşağı bir yaratık gördükleri
ancak kendileri gibi sadece insan olan Afrikalıları, doğal ortam adı altında
ağaçlı kafeslere sokarak onları izlemek. Bu tabloyu Avrupalılar, sömürgecilikte
ne kadar ileri seviyede olduklarını ve ne kadar üstün bir ırk olduğunu
göstermek, kendi halkına bunu gösterip memnun etmek için ortaya çıkardılar.
Kendilerince sömürge ülkelerinden getirdikleri, kendi tabirleriyle insanımsı
ilkel insanlar, çoğunluğu Afrika ülkelerinden getirdikleri karaderili insanları,
Fransa, Belçika, Almanya, İngiltere ve Kuzey Amerika gibi ülkelerde sergilemeye
başladılar. Aynı yabani hayvanların sergilendiği gibi. Bu utanç tablosu 1800'lü
yılların sonlarından 1958'e kadar çeşitli aralıklarla devam etmiştir.
Darwinizm ve ırkçılığın etkisiyle sömürge
devletlerinden getirilen fakir ve ezilen halklar, beyaz Efendilere maymundan
sonraki insanın hali şeklinde lanse edilerek Demir kafesler ve çiftlerin
arkasından izletildi ve bu utanç tablosuna, insanlar üzüleceği yerde çerezlerini
ve dondurmalarını yiyerek izlediler. Kendilerince ne kadar modern olduklarını ve
rahat koşullarda yaşadıkları düşünmeleri sağlandı.
İnsan hayvanat bahçeleri fikri ilk olarak
Almanya'da ortaya çıkmıştır. Hamburg'ta bir hayvanat bahçesi sahibi ilgi çekmek
için egzotik bitkiler ve hayvanların yanına insanlarda monte etme fikrini ortaya
etmiş, Bu fikir daha sonradan tüm emperyalist ülkelere yayılmıştır. Yıllarca
Fransa, Belçika ve Almanya'da insan hayvanat bahçeleri Milyonlarca kişi
tarafından ziyarete uğramıştır.
Utanç
tablosu Afrika'da yaşanan zulmü ortaya koymaktadır.
Özellikle insan hayvanat bahçeleri konusunda
sembol bir isim olan Ota Benga, insan hayvanat bahçesinde insanları eğlendirmek
için kucağında sürekli maymun ile Dolaşmak zorunda bırakılıyordu.
Ota Benga Ayrıca Üstteki Kapak Fotoğrafı 1958 Yılı Belçika'sındandır |
1934'te bu insan hayvanat bahçesi olayı daha da ilerleyerek vahşiler olimpiyatına bile dönüşmüştür. İnsan hayvanat bahçeleri o kadar popülerdi ki Almanya'da oluşturulan insan hayvanat bahçesini Demir şansölye lakaplı Otto Von Bismarck bile ziyaret etmiştir.
Bu
insanlık dışı durum olan insan hayvanat bahçeleri, Kuzey Amerika'dan Belçika'ya
sömürgecilikte ileri düzeyde olan bu ülkelerde yıllarca uygulanmıştır. Buralara
Kongo, Kamerun başta olmak üzere çoğu Afrika ülkesinden ve ayrıca Hindiçini,
Fas, Cezayir gibi ülkelerden de insanlar getiriliyordu. Hatta Alaska'dan
Eskimolar ve Amerika'da Kızılderililer bu korkunç insan bahçelerine getirilmiş
ve çoğu yeni tanıştıkları Avrupalı hastalıklara dayanamayarak can vermişlerdir.
İlk etapta bu insanlar köle olarak getirilse de daha ilerleyen yıllarda para
vaadiyle işçi olarak getirilmiş, ancak çoğu hastalıktan ve kötü koşullardan
hayatını kaybetmiştir. Bu bahçelerin dönemi bittikten sonra orada zorla
sergilenen köleler, Daha sonra sirklere satılıyor, ya da çoğu kötü koşullardan
ve Avrupalı bulaşıcı hastalıklardan ölüyordu. Yani beyaz efendileri eğlendirmek
için sergilenen Zavallı insanlar bir daha evlerine dönemiyorlardı.
Kendini üstün ırk sanan beyaz efendileri eğlendirmek
için temsili gösteriler piyesler, şovlar sergileniyor, savaş düzenleri yapılarak
Beyazlar tarafından zenci ve Kızılderili vahşilerin nasıl medeniyet ile
tanıştırıldıkları ! tasvir ediliyordu.
Yapıldığı zaman bile bazı kesimlerin tepkisini çeken
insan hayvanat bahçeleri durumu, bugün Avrupa'nın gizleyemediği utanç
verici bir tablodur. Hala Bu insanlık dışı yerlerin kalıntıları Paris'te ve
Belçika'da bulunmaktadır.
Yorum Gönder