Büyük umutlar ile inşa edildikten sonra,bir sebepten dolayı
terkedilerek unutulmaya yüz tutan, devasa şehir komplekslerini görenler hayrete
düşmektedir. Kimi şehirler savaş sebebiyle, kimileride nükleer radyasyon
sızıntıları ile terk edilmiş vaziyette ve geçmişin yaşanmış derin izlerini hala
üzerilerinde barındırmaya devam etmektedirler. Gelin, görenleri şaşırtan bu
hayalet şehirlerin, neden terk edildiğine dair geçmiş hikayelerine bir göz
atalım.
Oradour-sur-Glane - Fransa
2. Dünya savaşının acımasız yönünü
yansıtan bu şehrin hikayesi, 1944 yılında yaşanan vahşet ile tarihin acı veren
sayfalarında yerini almıştır.
Haziran 1944 yılında Almanların, Fransa üzerinde ki baskısının
kırılmaya başladığı günlerde Naziler, Fransa direnişine katılan bölgelerde,
acımasızlığını göstererek halkın motivasyon gücünü delmeye çalışıyordu. 10
Haziran 1944 günü Oradour-sur-Glane kasabasına gelen Nazi tümeninin SS subayı,
Nazi karşıtı direnişe yardım ettiği gerekçesiyle,kasabada bulunanlar arasında
tespit edilen toplam 642 kişinin, meydanda toplatılması emrini verir. Meydanda
toplanan tüm esirler makinalı tüfeklerle katledilir. Ardından tüm evler yakılır
ve kasaba sakinlerinin tamamı öldürülür.
Savaşın ardından Fransa devlet başkanı Charles de Gaulle, terkedilmiş ve yıkılmış kasabanın
olduğu gibi kalmasını ve savaşta ölenlerin anısını yansıtacak bir açık hava
müzesi haline getirilmesine karar vermiştir.
Bodie- Californiya – ABD
1876 yılında, Tahoe gölünün 120 km
uzağında yer alan ve yakınında bulunan madenler için kurulan Bodie şehri, Kovboy
filmlerinden hatırladığımız o eski Amerikan kasabalarının havasını hala
korumaktadır. Bodie kasabasının kurulması ve yakında bulunan madenlerde
çalışanların artmasıyla birlikte kasaba Kumar, fuhuş ve eğlencenin doruk
noktasına çıktığı tam bir günah şehri olmuştur.
Tabi bu kadar paranın dönmesinde,
maden ocaklarından çıkarılan altın ve gümüşün önemli bir katkısı olmuş, bu
yüzden kasaba yoğun göç almıştır. Fakat Bodie’nin kurulduğu yer hava koşulları
açısından oldukça elverişsizdi. 1880 yılından itibaren sert ve elverişsiz hava
koşullarına, kentin kötü altyapısı da eklenince Bodie yavaş yavaş terkedilmeye
başlanmış, 1940 yılında 2. Dünya savaşı sürerken son Bodie sakinleride kasabadan
taşınmıştır.
Günümüzde
Bodie kasabası, hala Vahşi batının tüm izlerini taşıyan, tam bir hayalet kasaba
olarak durmaktadır.
Ordos – Çin
Çin hükümeti, tarihin boşa çıkan en
büyük kamu yatırımı olan, Ordos şehri ile adım atmıştır. Fransa’nın Paris
şehrinin kopya edilmesiyle tasarlanan, yaklaşık 1 milyon kişinin yerleşeceği
tahmin edilen Ordos şehri içerisinde tiyatrolar, havaalanı, toplu konutlar ve
villalar olmasına rağmen, insanların tercih etmemesi ve yerleşmemesi sebebiyle,
devasa hayalet bir şehir olarak kalmıştır. Maden rezervleri açısından oldukça
zengin bir bölge olmasına rağmen, yüksek emlak fiyatları ve bitmeyen projeler
gibi çeşitli sebepler de birleşince, Çin’ in Kuzey bölgesinde oldukça modern bir
şekilde kurulan Ordos, hayalet bir şehre dönüşmüştür.
Moğol dilinde “saraylar” anlamına
gelen Ordos’ta bugün,yapılan 1 milyon kişilik planlamanın aksine, nüfusun yüzde
biri olan bin kişi yaşamak için yerleşmiştir.
Pripyat – Ukrayna
26 Nisan 1986 yılında, Sovyetler
Birliğinde yaşayan yaklaşık 30 milyon kişinin, elektrik ihtiyacını tek başına
sağlayan ve SSCB gurur kaynağı Çernobil nükleer santralinin, RBMK
reaktörünün hatalı yapımı ve deneyimsiz personelin çalıştırılma da birleşince,
dünyanın en büyük nükleer felaketi meydana geldi. Ukrayna’nın Pripyat şehrinde
bulunan Çernobil nükleer santrali, 26 Nisan 1986 gecesi yapılan deney sırasında,
güvenlik önlemlerinin planlı bir şekilde devre dışı bırakılması ve birbiri
ardına tekrarlanan hatalar zinciri sonucunda patlamış ve çevresine yoğun
radyasyon yaymıştır. Çernobil Nükleer Santralinin yarattığı yıkıcı etkiler
günümüzde dahi devam etmektedir. (Detaylı bilgi için Bakınız Çernobil Santral Kazası)
Pripyat şehri,santralde çalışan
personel için yapılmıştı. Kazanın ardından 36 saat içerisinde boşaltılır ve bu
durumun geçici olacağı söylenmiştir. Fakat aradan 30 yılı aşkın bir süre
geçmesine rağmen, bölgede yapılan ölçümler sonucunda tespit edilen yüksek
radyasyon oranları nedeniyle hala insanların yaşamına elverişli değildir.
Ukrayna hükumeti günümüzde turistik amaçlı gezilere izin vermektedir. Pripyat
şehri kazanın ardından aniden boşaltıldığından, o döneme ait izler tüm
çarpıcılığıyla göz önünde durmaktadır. Bilim insanlarına göre Pripyat, 900 yıl
gibi uzun bir süre insan yaşamına izin vermeyecek ölçüde kirlenmiştir.
Hala geçerli olan SSCB resmi raporuna göre,Santralin
patlaması sonucu 31 kişi hayatını kaybetmiştir.
Kolmanskop – Namibya
1900 yılların başında, Afrika’nın
elmas yataklarını sömürmek isteyen Avrupalıların kurduğu Namibya’nın Komanskop
şehri, 20. Yüzyılın başında yapılan devasa yatırımlar sayesinde zengin bir kent
olarak hayata geçmiştir.
Namibya o dönem Almanya’nın sömürgesiydi. Lüderitz liman
kentinin 10 km uzağında yer alan bölge, ilk olarak 1908 yılında Zacharias Lewala
isimli işçinin, bölgede bulduğu elması demiryolu şefi August Stauch’a göstermesi
ile adını duyurmuştur. Bölgenin elmas yönünden zengin olduğunu fark eden
Almanlar Kolmanskop’u kurmuştur. Şehir ismini, bir kum fırtınası sırasında öküz
vagonunu bölgede bırakarak ayrılan, nakliyeci Johhny Coleman’dan almıştır.
İlk elmas yerleşimcileri, tahmin
ettikleri gibi elmas üzerinden devasa bir servet kazanmışlar ve Kolmanskop,
Alman tarzı lüks bir kasabaya dönüşmüştür. Okul, hastane, balo salonu, tiyatro,
elektrik santrali gibi pek çok yapı inşa edilmiştir. Afrika kıtasındaki ilk
röntgen cihazının bu şehre getirildiği gibi ilk tramvayda Kolmanskop ve Lüderitz
şehirleri arasında yapılmıştır.
Fakat 1. Dünya savaşının ardından elmas talebinin düşmesi,
bölgede çıkarılan elmasın azalmaya başlaması ve Almanların yenilgisi ile
birlikte nüfus gittikçe azalmaya başlamış, 1928 yılında kentin güney kısmında
yer alan Orange nehri yakınlarında, daha zengin elmas yataklarının bulunması ile
nüfus iyice azalmıştır. 2. Dünya savaşının ardından kentin tamamen boşalması ile
Kolmansop’u hayalet şehre dönüşmüştür. 1956 yılında ise Kolmanskop
tamamen terkedildi. Günümüzde şehrin kurulduğu yer çöl kumları tarafından
yutulmuş olsa da, kum yığınlarının altında kalan kentte geçmişin izlerini görmek
mümkündür.
Kolmanskop, günümüzde bazı filmlere ev sahipliği yaptığı gibi
çoğu belgesellere de konu olmuştur. Hayalet şehir, Namibya Devleti ve De Beers
isimli firmanın ortaklığıyla, turizm bölgesine dönüştürülmüştür.
Ağdam – Azerbaycan
Ermenistan’ın dağlık Karabağ
bölgesini işgal etmesiyle beraber, 150 bin kişilik nüfusu barındıran Ağdam
şehri, işgal nedeniyle boşaltılmış ve hayalet şehre dönüşmüştür.
1993 yılının Mayıs ayında, 6 bin
kişiden oluşan Ermeni Askerlerinin Ağdam’a düzenlediği operasyon sonucunda,
Azeriler şehri ancak 42 gün savunabilmişlerdir. Bakü’de yaşanan iç karışıklıklar
sebebiyle, Azeri güçlerinin bu bölgeye kaydırılmasıyla, Ağdam şehrini savunmak
mümkün olmamıştır.
Ermenilerin düzenledikleri saldırısı sonucu, Ağdam’da yaşayan 5
binin kişi hayatını kaybetmiş, kalanlar ise Ermeniler tarafından gitmeye
zorlanmıştır. Ağdam halkı, Azerbaycan’ın çeşitli yerlerine göç etmek zorunda
kalmışlardır. Hala geri dönme ümidiyle yaşamaktadırlar.
Hashima Adası – Japonya
1887 yılında Japonya’nın Hashima
adası üzerine, Nagazaki’de bulunan kömür madeni için bir şehir inşa edilmesi ile
serüveni başlamış oldu. Ardından 2. Dünya savaşında Haşhima adasında Çinli
esirler bu denizaltı kömür madeni için zorla çalıştırıldı.
1974 yılında kömür madeninin
kapanması ve Hashima adası üzerinde yaşayanların bölgeyi terk etmesiyle birlikte
ada hayalet bir şehre dönüşmüştür. Adanın boşaltılmasının ardından yaklaşık 40
yıl boyunca şehir unutuldu. Fakat 2009 yılında hayalet şehir olma cazipliği ve
adanın yukarıdan görünüşünün gemiyi andırması gibi ilgi çekici sebeplerle, diğer
adı Battleship Island (diğer adı Gunkanjima) olan Hashima adasının turizme
açılmasına sebep oldu. Hatta James Bond Skyfall filminin bazı sahneleri bu
hayalet adada çekilmiştir.
2. Dünya savaşı sırasında Koreli Mahkumların adada
çalıştırılması nedeniyle, Güney Kore Devleti itirazda bulunsa da, Hashima adası
2015 yılında UNESCO Dünya Miras listesine dahil edilmiştir.
Maraş – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Kıbrıs’ın Maraş bölgesi özellikle
1950 yılından itibaren, Avrupalı turistler için önemli bir tatil beldesiydi.
Lüks plajlar ve oteller, pahalı arabalar Mısır’dan getirilen özel kumlar ile
Maraş turizm açısından altın günlerini yaşıyordu.
Kıbrıs adası, İngiliz kontrolü
altında bulunduğu dönem içerisinde, Maraş’a oldukça yoğun bir yatırım yapmıştı.
Yapılan yatırımların reklamlarda yayınlanmasıyla, bunları izleyen turistler
şehre akın akın gelmeye başlamıştı. Maraş için Akdeniz’in Las Vegas’ı tabiri
kullanılmaktaydı. Hatta dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli (Golden Sands Bu otel
bizzat İngiliz Kraliyet ailesi tarafından yaptırılmıştır.) inşa edilmiş ve
ünlülerin uğrak yeri olmuştur. Fakat adada bulunan Rum nüfusunun artmaya
başlamasıyla birlikte, Türkler üzerine yapılan baskıların zamanla soykırım
boyutuna ulaşmasına sebep olmuştur. Bunun üzerine 1974 yılında Türkiye
Cumhuriyeti Kıbrıs adasına Barış Harekatında bulunmuş ve Maraş bölgesi oldukça
etkilenmiştir. Savaşın Maraş’a ulaşması ile bu devasa tatil yöresi anında
boşaltılmış ve tarih Maraş için adeta donmuştur. 13 Ağustos günü Kıbrıs’ın Maraş Bölgesi,
Türk Silahlı kuvvetleri kontrolüne geçmiş ve savaşın ardından tarafsız bölge
olmuştur. Devasa oteller, sinemalar, alışveriş ve eğlence yerleri bomboş
durumdadır. Bazı binalarda çatışma izleri hala varlığını korur
durumdadır.
Günümüze aniden terkedilen evler, oteller arabalar ve uçaklar
ilk günkü izleri ortaya koymaktadır. O dönem 36 bin civarında nüfusu sahip olan
Maraş’ta, yaklaşık 3 binin üzerinde sadece iş ve eğlence yeri bulunurken bu
bölgenin otel kapasitesi Kuzey Kıbrıs otel kapasitesine eşittir. Sadece Maraş o
dönem Kıbrıs adasının turizm gelirlerinin yüzde 53’ü gibi büyük bir oranını
karşılamaktaydı. Yakın dönemde Maraş bölgesinin tekrar turizme açılması için
görüşmeler devam etmektedir.
Centralia Kasabası –Pensilvanya – ABD
Centralia Kasabası yerleşim almaya
başladığı dönemde, genelde kömür madencilerinin yerleştiği bir kasaba olarak
kurulmuştu. Maden çalışanların yoğunlukta olduğu bu kasaba, 1962 yılında maden
bölgesinin esrarengiz bir şekilde yanmaya başlaması ve gariptir günümüzde dahi
bu yanmanın devam etmesi sebebiyle, kademeli olarak boşalmaya başlamış ve
hayalet şehre dönmüştür.
1962 yılında atık çöplerin imha
edilmesi için yakılan ateşin maden ocağına sıçraması sonucu, kasabanın alttan
yanmaya başladığı tahmin edilmektedir. Altta yanan ateşin sıcaklığı 180 derece
civarında olup sürekli çevreye zehirli gaz yaymaktadır.Kasabanın akıbetiyle
ilgili hikayenin,
ünlü bilgisayar oyunu Silent Hill’e ilham kaynağı olduğu
düşünülmektedir.
Amerikan
Maden araştırma birimine göre bu yangın yaklaşık 250 yıl
sürecektir.
Yorum Gönder