Franklin'in Kayıp Seferi ve Kuzeyde Kaybolan The Terror Mürettebatı

 

1845 yılında yola çıkan İngiliz Kraliyet Donanmasına ait iki keşif gemisinin (Hms Erebus, Hms Terror) Grönland ve Kanada arasında bulunan bölgedeki Kuzey geçidi isimli yeni ticaret yolunu keşfetmek üzere, mürettebatı ile çıktığı keşif gezisi büyük bir facia ile sonlanmış, sonucunda sefere katılan 130 mürettebat ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolurken, Kuzey Geçidi faciası üzerindeki sır perdesi yüzyıllar sonra aralanmaya başlamıştır.

Dünya üzerinde yeni kıt'aların keşfiyle birlikte yeni duraklar aranmaya başlanmış, buzların geçilmesiyle birlikte Çin ile yapılan yoğun ticareti hızlandırabilecek Kuzey geçidinin varlığına bel bağlanmıştır. 1817 yılında kaptan William Scoresby Jr. bir rapor yayınlamış ve raporda Arktik geçidinin yaz ayına nispeten buz kaplı görülmediğini, kuzey geçidi adı verilen bölgenin keşfedilmesiyle birlikte, İngiltere ile Asya arasında karlı bir ticaret yolunun açılabileceğini belirtmiştir. İngilizler, Grönland ve Kanada arasında bulunduğu düşünülen Kuzey geçidi ile özellikle Asya’dan giden gemilerin daha kısa sürece gideceğini ve ticaretin artarak devam edeceğini öngörüyordu. Bu nedenle İngilizlerin, Northwest Passege ismini verdiği geçidi herkesten önce keşfetmeleri gerekiyordu.

Hms Terror, 1813 yılında yapılan gemi 1836 yılına kadar İngiliz Kraliyet donanmasında kullanılmıştır. 1836 Yılına gelindiğinde ise üzerinde çeşitli modifiyeler yapıldıktan sonra planlanan kutup keşif gezisi için hazırlanmış ve dönemin son teknolojisi olan araç ve giysiler yerleştirilmiştir. Ayrıca  1839 ve 1843 yılları arasında her iki geminin Kaptanlığını yapan James Clark Ross’un Antartika' ya yapılan keşif seferinde görev almıştır. Ancak James Clark Ross, yeni planlanan Kuzey geçidi keşfine karısının istememesi üzerine katılmamış ve İngiliz yetkililer yeni kaptanlar aramaya koyulmuşlardır. Her iki geminin de kutuplar ve buzlar üzerinde tecrübesi bulunmaktaydı. İngilizler, Kuzey geçidi görevini titizlikle ele aldılar ve yoğun hazırlıklar yaptılar. Her iki geminin de buzları rahat kırabilmesi ve dayanıklı olması için gövde kısımları güçlendirilmiş ve özellikle burun kısmı özel olarak kaplanmıştır. Her iki gemide son teknoloji navigasyon cihazları, bilimsel aletler ve devasa bir kütüphane ile donatılmıştır. Geminin Kütüphanesinde 3000 adet kitap bulunmaktaydı ve gemilerin ısınma sistemleri üst düzeydeydi. Ayrıca Terror’de Jacko isimli bir adet maymun bulunmaktadır.

Seferin ne kadar sürede sonuçlanacağı kesin olarak bilinmediğinden, gemilere 3 yıl yetebilecek gıda, ve yakıt olarak kömür depolandı. Bunun yanında konserve olarak hazırlanan gıdalar, hazırlayan şirket tarafından oldukça hızlı ve özensiz hazırlandığından, basit görünen bu olumsuzluk ilerleyen dönemde mürettebatın sonunu getiren etmenlerden biri olacaktı.

Hms Erebus’un kaptanı ise daha önce Kanada seferine katılmış olan Yüzbaşı John Franklin'di. John Franklin, 1786 Lincolnshir doğumlu olup 14 yaşından itibaren denizlerde bulunan usta bir kaptandır. Ayrıca Napolyon ile yapılan Trafalgar savaşında da bulunmuştur. Ardından 1818 yılında ve daha sonra yine yapılan Kanada dolaylarında ki Kuzey geçidi arama çalışmalarına katılmıştı. Yani bölge ile ilgili tecrübeliydi. Hatta yine zor şartlar altında bölgede mahsur kalmış ve bölge yerlileri tarafından kurtarıldıktan sonra 1821 yılında İngiltere’ye geri döndüğünde “botlarını yiyen adam” lakabı takılarak kahraman olarak karşılanmıştır.

Diğer bir kaptan ise James Clark Ross’un en yakın arkadaşı olup beraber Antarktika seferine çıktıkları Francis Crozier ise Hms Terror’un kaptanlığına getirilmiştir. Francis Rawdon Moira Crozierayrıca Antartika seferinde de Terror’un kaptanlığını yapmıştır. Bu yüzden gemiye yabancı değildir. James Fitzjames’te seferde yer alacak başka bir subay olarak atanmıştır.

Tüm hazırlıklar tamamlanır ve dönemin son teknoloji imkanlarına sahip iki gemi 19 Mayıs 1945 yılında sefere çıkar ve sorunsuz olarak  Grönland’a ulaşır.
Kaptan John Franklin, oldukça disiplinli bir adam olduğundan bu zorlu görevin fazlasıyla farkındaydı. Çıktıkları Seferi oldukça ciddiye alan Franklin, emir ve yasaklarına uymayan 5 kadar personelini Grönland’da Disko körfezinde indirip İngiltere’ye geri yollamıştır.

Temmuz 1945 yılında bu iki geminin, Galler’li balina avcıları tarafından Baffin körfezinde görüldükleri kayıtlara geçmiş ve bu 2 geminin mürettebatıyla birlikte Avrupalılar tarafından son görülmesi olmuştur. Bu tarihten itibaren iki gemi ve mürettebatından hiçbir şekilde haber alınamamıştır. Birden bire ortadan yok olan iki geminin üzerinden, iki yıl geçtikten sonra kaybolan gemileri aramak için seferler düzenlendi. Yapılan arama ve kurtarma seferleri sırasında farklı ipuçlarına ulaşılmış olunsa da ne gemilere ne de kayıp mürettebata ulaşamamıştır. Hatta başlarına ne geldiği de açıklanamamıştır.

İlk yapılan arama kurtarma seferinde 3 adet mürettebatın öldüğü ve cesetlerinin Beechey adasında gömülü olduğu tespit edildi. (27 Ağustos 1850) Franklin Expedition faciası ile ilgili ilk somut adım atılmış oldu. Ölenlerin tüberküloz neticesinde öldüğü tespit edilmiştir. Kaptanlar 1846 yılının sonbaharında Peel geçidinde buza saplanan iki geminin, yaz gelince buzların eridikten sonra kurtulacağını ve yola devam edeceklerini düşünmüşlerdir. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.

1859 yılında Yüzbaşı Francis Leopold McClintock liderliğindeki keşif gezisinde Teğmen Hobson, Willam adasının güneyinde bulunan kemiklerle birlikte iki ceset daha bulmuştur. Daha da önemlisi Fitzjames ve Crozier’in seferin gidişatına ait notları bulunmuştur. Yani 1859 yılında en önemli delil sayılan geminin zaman kapsülüne ulaşılmıştır. Bu kapsülde 1847 yılının Mayıs ayında her şeyin yolunda olduğu ve buzların erimesinin beklendiği yazılıydı. Ancak 1848 tarihli ikinci notta ise geminin saplandığı buzdan bir türlü çıkamadığı, Franklin ile birlikte 24 mürettebatında öldüğü yazılıydı. Kaptan W Sir. John Franklin’in 11 Haziran 1847 yılında öldüğü yazmaktadır.

1980 yılında Kanadalı Antropolog Owen Beattie, Beechey adasında bulunan üç ceset ve daha önce Kral William adasında bulunan kemikler üzerinde yaptıkları testlerde, kemiklerin ve cesetlerin yüksek miktarda kurşun içerdiğini tespit etmişlerdir. Yani mürettebatın konserve kutularında bulunan kurşun ve geminin ısınma sisteminden sızan kurşunun mürettebatı zehirlediği sonucuna ulaşmışlardır.
Kurtarma Seferlerinde The Terror Mürettabatına ait ulaşılan cesetlerin uzun süre bozulmadan adeta mumyalanmış gibi durduğu görülmektedir

1854 yılında Hudson’s Bay şirketi araştırmacısı John Raeçevredeki yerliler yani İnuitlerle (eskimo) iletişime geçince Franklin Expedition ile ilgili geniş detaylara ulaşmış ve buradan yola çıkarak 30 kişinin daha cesedine ulaşılmıştır. İnuit efsaneleri olayla ilgili geniş detaylar söylüyordu.

1848 yılının yazında Crozier' in gemideki erzağı toplayarak yardım bulmak üzere yola çıktığı, İnuitlerin gördüğü beyaz adamların hepsinin hasta olduğunu, hastalıklara bağlı olarak yüzlerinde yaralar bulunduğunu aktarmışlardır.
İnuitler ayrıca 1850 yılında 30 kadar beyaz adam ile karşılaştıklarını, hepsinin hasta olduğunu açlıktan bitik durumda olduğunu kendisiyle iletişime girenlere aktarmıştır. 1850 yılının kışında ise bir İnuit, gemilerden birine boş olduğu düşüncesiyle çıktığını, içeride ölmek üzere olan bir grup mürettebat ile karşılaştığını ve daha sonradan buradan ayrıldığını söylerken, 1951 yılının yazında bir İnuit ' in, Franklin faciasına ait son canlı tanığın aktardığına göre dört beyaz adam ile karşılaştığını, avlanmayı öğrettiğini ve kışı onlarla geçirdiğini belirtir. İlkbaharda ise bu dört mürettebatın Eskimo dan ayrılarak güneye doğru ilerlediğini, bu dört kişiden daha sonra haber alınamamıştır. Gördüğü dört adamdan birinin İnuit’e teşekkür maiyetinde kılıcını hediye eder ve bu kılıç Fitzjames’e aittir.

1850 yılında son bulan Franklin seferi olayının ardından Hms Erebus kaybolduktan 169 yıl sonra 2014 yılında, Hms Terror ise ancak 2016 yılında King William adasının güney (doğu) kısmında buza saplanmış şekilde deniz seviyesinin 30 metre altında bulunmuştur. Kanada’da bulunan Hms Terror ve Hms Erebus gemilerinin enkazı, bulunmalarının ardından İngiltere tarafından Kanada’ya hediye edilmiş, Kanada gemileri tarihi miras ilan etmiştir.

Franklin seferi faciası aslında hala tam olarak aydınlanmayan bir durumdur. Tarihçiler ve araştırmacılar Kaptan Franklin’in neden öldüğünü, gemilerin neden terk edildiğini, Crozier’in yardım bulmak yerine ters bir istikamet olan 1825 yılında batan bir gemiden erzak almak için neden ayrıldığını ve mürettebatın toplamda kaç yıl hayatta kalabildiği sorularını, yani asıl gerçeği aydınlatabilmiş değildir.

Tanık ifadeleri ve yapılan incelemeler sonucunda, 6 yıl boyunca mürettebatın doğa koşulları ve umutsuzluk ile mücadele ettikleri, çoğunun iskorbit ( C vitamini eksikliğine bağlı bir hastalık) hastalığından canlı canlı çürüdüğü, kurşun zehirlenmesi sebebiyle, akıllarını yitirerek acı içerisinde vefat ettikleri düşünülmektedir. Kazazedelerin son döneme doğru hastalıklar sebebiyle akıllarını yitirerek kavga ettikleri ve çok büyük acılar çektikleri düşünülürken, ayrıca sağ kalan tayfalar içerisinde ise son zamanlarda yaşanan açlıktan yamyamlık hadiselerinin yaşandığı, ölü insanların etlerinin yendiği, ortaya çıkan toplu mezarlar ve kemiklerin izlerinden yola çıkılarak öne sürülmektedir.

Kuzey geçidi keşfinde bulunmak için Franklin seferine katılan 130 kişiden kurtulan olmamıştır. Bu sebepten The Terror konusu olan Franklin Expedition olayı tarihin en büyük faciaları arasında yerini almaktadır. Kuzey kutup bölgesinde mahsur kalan İngiliz mürettebat aslında kendi bildiklerini uygulamak yerine, barbar ve vahşi olarak gördükleri yerlileri yani Eskimolarla iletişime geçip, rotalarını ona göre belirleyip buza saplanmaya bilirlerdi. Peel geçidinde buza saplandıktan sonra, orada bulunan yerlilerden avlanma ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını yine kibirlerine yenik düşmek yerine öğrenebilselerdi daha sonraki kurtarma seferleri ile hayatta kalmaları mümkün olabilirdi.

Franklin Expedition olayı ile ilgili Dan Simmons tarafından 2007 yılında bu faciayı konu alan TheTerror isimli bir roman yazılmış ve bu roman 2018 yılında AMC kanalında The Terror isimli diziolarak gösterilmeye başlanmıştır. The Terror dizisinin konusu, Franklin Expedition olayını fantastik bir boyutta anlatmaktadır.

Hms Terror ve Hms Erebus’a ait gemide bulunan kitaplar, taraklar, cep saatleri, yemek kapları ve Crozier ile Fitzjames’in notları Greenwich’te ki (Londra) Ulusal Denizcilik Müzesinde saklanmaktadır. 2008 yılından itibaren kayıp iki geminin Kanada' da bulunması için İngiltere tarafından özel bir bütçe ayrılmıştır. Kayıp gemilerin bulunmasının ardından Kraliçe 2. Elizabeth, Kanada valisine kutlama mesajı yollamıştır.

Günümüzde özellikle Küresel ısınma sebebiyle kuzey kutup bölgesinde yaşanan buz kırılmaları, özellikle yaz aylarında gemilerin ticaret rotası olarak kullanılabilecek olan Kuzey Kutup geçidini daha da kullanışlı hale getirmiş, Panama kanalı yerine Kuzey Buz Geçidi sayesinde çok daha kısa sürede gemi yolculuğu yapılabilmesi sebebiyle özellikle Rusya, Kanada, ABD ve Avrupa arasında önemi giderek artan Kuzey geçidi ile ilgili hak iddiaları tartışmaları yaşanmaktadır.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski