Kölelerin İlk Bağımsızlığı ve Haiti Devrimi

fransa

Haiti Karaib Denizinde bulunan ve Hispaniola adasını Dominik Cumhuriyeti ile paylaşan bir ülkedir. Bugün yaklaşık 10 milyon civarında bir nüfusu barındırmakta ve siyasi açıdan iç karışıklıklar ayrıca doğal afetlerle gündeme gelmektedir. Haiti tarihi açıdan kölelik devrinde bu düzene isyan eden ve bağımsızlık mücadelesi vererek beyaz adama karşı başkaldıran ve kazanan bir ülke olmasıyla yer almıştır.

Kolomb tarafından 1492 yılında yaptığı keşif ile bölgeye akın akın beyaz nüfus, yeni kıtaları ve Haiti’yi sömürmek için akın etmiştir. İspanyol bir rahip olan Las Cas’ın o devirde (1508) aktardığına göre adanın yerli halkı olan Arawakların nüfusu 6 milyondu, kölelik ve Avrupalıların getirdiği salgın hastalıklarla birlikte madenlerde zorla çalıştırılmaları gibi sebeplerle 3 milyona düşmüştür. Haiti’nin bulunduğu Hispaniola adası 17.ve 18. Yüzyıllarda Fransız korsanlar tarafından ele geçirilir. Hispaniola adası önce korsanların üssü olarak kullanılmış daha sonra da şeker kamışı üretme merkezine dönüştürülür. Ayrıca Fransa buradaki varlığını sürdürmek ve genişletmek için İngiliz ve İspanyol gemilerine Haiti üzerinden seferler düzenliyordu. Yenidünya, eski dünyanın hesaplarının görüldüğü satranç tahtası haline gelmişti.

Harita
Haiti zamanla konumu sayesinde önemli bir köle limanı haline gelmişti. Afrika’dan getirilen köleler önce Haiti’ye getiriliyor ve buradan Amerika’nın çeşitli bölgelerine dağıtılıyordu. 18. Yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da şeker önemli bir gıda maddesi haline gelmişti. Yenidünyada ise Jamaika ile birlikte Haiti önemli bir şeker kamışı üretim bölgesiydi. Şeker kamışının üretimi, ağır şartlar gerektirdiğinden Afrikalı köleler çalıştırılıyordu. 1789 yılında Haiti, dünya şeker ihracatında yüzde 40’lık bir alana sahip olmuştu. Haiti de o dönem 3 sınıf bulunmaktaydı. Sayıları yaklaşık 20 bin civarında olan beyazlar çiftlik sahibi olarak yönetimde ve birinci sınıfta yer alırken, beyaz baba ve siyahi anneden doğma melez sınıf ise özgür ve eğitim görmüş ikinci sınıf vatandaşları oluşturmaktaydı. 3 sınıf ise hiçbir hakkı olmayan siyahi Afrika kökenli kölelerdi. Bunlar şeker kamışı tarlalarında ölümüne çalıştırılıyordu. Zorla ve Sağlıksız koşullar altında çalıştırılmaları ve Köleler arasındaki ölüm hızının doğum hızından daha fazla olması nedeniyle, Afrika’dan sürekli yeni köleler getiriliyordu. Çiftliklerden kaçan bazı siyahi köleler, ormanlarda çeteleşmeye başlayıp silahlı saldırılarda bulunsalar da bu hareketler liderleri olmadığı ve organize olamadıklarından kolay bastırılıyordu. Ayrıca yakalanan çete üyelerinin, diğer kölelere ibret olması için korkunç infazlara kurban gidiyordu.

Adadaki beyazlar ise şeker kamışı ihracatı ile zengin konumdaydılar. Refah seviyeleri sayesinde Fransa’dan ayrılarak özerk olmayı dahi düşünüyorlardı. Ancak sayıca az olduklarından olası bir halk ve köle hareketinin sonuçlarının düzenlerini fazlasıyla bozacağını bildiklerinden uzunca bir dönem bu korku ile yaşamışlardır. Devrimden önce adanın popülasyon olarak yüzde 90’ı kölelerden oluşuyordu. Haiti devrimi, oluşum ve hazırlanış aşamaları sebebiyle birbirinden farklı etmenler ve dinamikler içermektedir. Haiti’de farklı siyasi görüşler azınlıkta olsa da bulunmaktaydı. İspanyolları destekleyenler, İngiliz egemenliğine geçmeyi savunanlar ve bağımsızlık isteyenlerin oluşturduğu yönetici sınıfları adanın üst tabakasında bulunuyordu.

1789 yılında yaşanan Fransız devrimi, Fransa’ nın kolonisi olan Haiti’de değişim yaşanmasını sağlar. Özgürlük ve eşitlik sesleri yükselir. Özgür bir melez olan (yani 2. Sınıf) Vincent Oge, Fransa’dan döndükten sonra değişimin getirdiği rüzgar ile oy kullanma hakkına sahip olduğunu ve hakkını kullanmak istediğini söyler ve bu talep Haiti valisi tarafından reddedilir. 1791 yılında Oge’nin başlattığı ayaklanma, kısa süreli çatışma sonunda bastırılır ve Oge yakalanıp idam edilir. Oge daha sonra ortaya çıkacak olan devrimin ateşleyicilerinden ve önemli dinamiklerinden biri olacaktır. İlk sürtüşmeler beyazlar ve özgür melezler arasında yaşanmıştır. Siyahi köleler ise uyuyan yanardağdır.

Haiti’de hiçbir beyaz yönetici, kölelerin ayaklanacağını düşünmüyordu. Çünkü onları cahil eğitimsiz ve aşağı canlılar olarak betimliyorlardı. 22 Ağustos 1791 günü, Kuzey Haiti’nin dini liderlerden biri olan Dutty Boukman (Voodoo rahibi olup Fransızlar tarafından öldürülmüştür.) önderliğinde büyük köle ayaklanması başlamış ve hazırlıksız yakalanan beyazlar büyük bir yıkıma uğramıştır. 10 gün içerisinde köle halk, şeker kamışı bakımından en zengin bölge olan kuzey sahillerini ele geçirmiştir. İlerleyen 2 ay içerisinde 2 bin civarında beyazı öldürüp, 280 civarında çiftliği ateşe vermiştir. Ayaklanma ilk başladığında isyanın çabucak bastırılabileceği düşünülüyordu. Nitekim beyazlara göre isyancılar sadece birer köleydi! Bu sebepten onlara göre kendi kendilerini yönetme ve düşünme yetileri yoktu. Ama gerçeğin ağır bir tokat olarak,emperyalist beyazların yüzüne sertçe çarpması uzun sürmemiştir. Fransız ünlü yazar Mirabeau, Haiti devrimi öncesinde adadaki beyazları,Vezüv yanardağı eteklerinde uyuyanlar şeklinde betimlemiştir. Adeta lavların üzerine geleceğini beklemeyen Pompei halkı gibi. Beyaz yönetim tabakası ve çiftlik sahipleri, olası bir köle ayaklanmasını o kadar zayıf bir ihtimal olarak görüyorlardı ki adadaki silah depoları dahil hiçbir şeylerini kilit altında tutmuyorlardı.

İsyanın ardında geçen bir yıl içerisinde Fransa, 4 Nisan 1792 tarihinde tüm renkte deriye sahip insanların eşit olduğunu bildiren bir genelge yayınlar ve durumu denetler. Ancak Fransızlar ikili oynamaktadır. Resmen köleliği kaldırmamıştır. Durumu denetlemek için Fransa Felicite Sonthonax’ı Haiti’ye gönderir. Felicite Sonthonax yeni genelgeye uymayan Haiti valisini Fransa’da giyotin ile idam ettirir. Ardından Haiti’de bulunan tüm köleleri özgürleştirir. Bu sırada İngiliz ve İspanyollar Haiti’yi Fransa’dan almak için adaya saldırır. Fransa siyahi kölelerin kendi saflarında düşmana karşı birlik olmasını ve onları defetmeleri gerektiğini bildirerek ordu kurar. Siyahi köleler melez bir komutan olan, daha önceden İngilizlere karşı savaşmış Toussaint L’Ouverture’nin yanında birleşir ve çoğunlukla siyahilerden oluşan ordu, İngiliz ve İspanyolları adadan defeder.

Ardından güçlü bir lider olarak Haiti’de ortaya çıkan Toussaint L’Ouverture bölgede hakimiyetini genişletir. 1798 yılında adaya tekrar saldıran İngilizleri yener. 1801 yılında ise Haiti’nin yeni anayasasını ve özerkliğini ilan eder. Ayrıca kendisini ömür boyu devlet başkanı ilan etmiştir.

Bunun üzerine Napolyon Bonaparte’nin cevabı sert olacaktır. Napolyon para kaynağı olan eski koloniyi tekrar eski düzene getirmek istemektedir. Köleliği geri getirmek ve mevcut düzeni bitirmek için Haiti’ye büyük bir ordu gönderir. Bu sefer, batıda Amerika’da ortaya çıkan siyahi barbarlığı bitirmek için yeni bir Haçlı seferi propagandası olarak lanse edilir. Fransız ordusu adaya çıkınca,Toussaint L’Ouverture’un yakın arkadaşı olan Jacques Dessalines Fransızların yanına geçer. L’Ouverture’ye ise ordusunun teslim olması karşılığında canının bağışlanacağı garantisi verilir. Toussaint L’Ouverture şartları kabul ettiği halde (Mayıs 1802) tutuklanır ve 1803 yılında ölene kadar Fransa’da cezaevinde tutulur.

Napolyon’un ordusu 1802 yaz aylarında adada kontrolü sağlar. Ancak köleliği tekrar yürürlüğe koymak istedikleri anlaşılınca, Jacques Dessalines birlikleriyle Fransız ordusuna saldırır. (Ekim 1802) Fransız ordusu ise yapılan saldırılar karşısında, acımasız yöntemler sergilemeye başlar. Haiti ordusunun direnişi 1 sene kadar sürer, Fransızlara anakaradan destek gelmeyince 18 Kasım 1803’te son çatışma yaşanır, Fransızlar adadan kaçar. 1 Ocak 1804 günü Jacques Dessalines Haiti’nin bağımsızlığı ilan eder. Ülkeye yerli Arawak dilinde adanın ismi olan Haiti ismi verilir.

Haiti devrimi, dünyada önemli sonuçlara sahiptir. Başarıya ulaşan ilk siyahi köle ayaklanmasıdır. Hatta tarih boyunca başarıya ulaşan tek köle ayaklanmasıdır. Böylelikle Haiti Amerika Birleşik Devletlerinden sonra, yeni kıtada özgürlüğüne kavuşan 2. Ülke olmuştur. Haiti Afrika kökenli siyahiler tarafından kurulan ilk cumhuriyet olarak tarihe geçmiştir. Haiti devriminin etkileri oldukça fazladır. Dünya çapında kölelik düzeninin yıkılışına giden yolun önemli bir noktası olduğu gibi çoğu tarihçiye göre ABD iç savaşının tetikleyicilerinden biri olmuştur. Haiti devriminin ardından İngiltere, 1807 yılında köle ticaretini yasaklamıştır. Ayrıca devrimin ardından çevre ülkelerde de benzer köle ayaklanmaları yaşanır. Haiti, köle isyanları için örnek oluşturmuştur. Napolyon, Haiti’de yaşanan güç kaybından dolayı,  Fransa’nın kolonisi olan Lousiana’yı ABD’ye satar.

Fransa, Haiti’nin Bağımsızlığını resmi olarak 1834 yılında tanır. Ayrıca 1825 yılında Haiti, Fransız köle sahiplerine yüklü miktarda tazminat ödemeyi kabul eder. Bu borç Haiti’nin iyice fakirleşmesine sebep olmuş ve zincirlerinden kurtulan ülkenin ilerleyememesinin başlıca sebeplerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Devrim neticesinde yaklaşık 46 bin Fransız askeri, 45 bin civarında İngiliz askeri, 10 bin kolonici ve yaklaşık 200 bin civarında Haitilinin öldüğü sanılmaktadır. Haiti bağımsız olduktan sonra köleliği kaldırdığı gibi beyaz nüfusu da yok etmiştir. Çok az beyaz adadan kaçabilmiş ve ABD’ye (özellikle Lousiana’ya) yerleşmiştir. Batı tarihçileri bugün Haiti’de yaşanan siyahi devrimi görmezden gelmektedir. Çünkü onların tarih yazımına aykırı bir devrim ve kazanımdır. Haiti devrimi, batının kibri ve üstünlüğünün yıkılışının en önemli sembolüdür.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski