En Acımasız Moğol Hükümdarı Hülagü Han Kimdir


Han Hülagü (1218-1265) Cengiz Han'ın torunu, İlhanlı Devleti’nin de kurucusudur. Soyu Cengiz’den gelen Börçigin hanedanına bağlı Hülagü Han, tarihe adını oldukça kanlı bir şekilde, Abbasileri yıkan hükümdar olarak yazdırır. Özellikle İran üzerine yaptığı sefer, Bağdat'ın alınması sırasında yaşanan olaylarla birlikte tarihe kan ve gözyaşı dolu bir sayfa açarak adını duyuran bu Moğol hükümdarı, ayrıca tarihin en ilginç kişiliklerinden biridir.

Hülagü Han Kimdir

Hülagü, Cengiz Han'ın ölümünün sonrasında, abisi Büyük Han Mengü tarafından güneyde Abbâsi Devleti ve İran’a karşı, dede Cengiz Han'ın politikalarını devam ettirmesi için görevlendirilir (1255).

Hülagü bu politikayı yağma ve yok etme olarak anlamış olacak ki çok büyük bir ordu kurup ilk olarak İran'a sefer düzenler. Büyük Han Mengü, onu Lurları hakimiyet altına almasını, Haşhaşi tarikatını yok etmesini, sırasıyla Abbasiler, Eyyübiler ve son olarak Memlük Sultanlığını ortadan kaldırıp, Moğol hâkimiyetini Orta Doğu’da hakim kılması için görevlendirir. Bunun için Mengü Han, Hülagü’nün ordusuna her on Moğol erkeğinden ikisinin katılmasını emretmiştir. Düşünün, ordunun büyüklüğünü. İlk etapta hiçbir direnç ile karşılaşmadan fethederek yoluna devam eder. Luristan kolaylıkla alınmıştır. Tarihin en meşhur tarikatlarından ve Türklerden Haçlılara pek çok ordunun baş belası korkulu rüyası Haşhaşiler, Hülagü’nün aklına ve acımasızlığına dayanamaz. Han Hülagü, Haşhaşilerin merkezi Alamut Kalesini kuşatır. Bu kale, sarp kayaların tepesinde konum olarak şahane ve ulaşılmaz oluşu, yüzyıllar boyu rahatlıkla faaliyetlerine devam etmesini sağlamıştır. Ancak Hülagü’nün onlara kıyameti getirecek bir planı vardı. Hülagü, kimsenin alamaz dediği Alamut Kalesi'ni, usta bir bilgelik ve teknoloji ile kolayca fethetmiştir.

Hülagü, mühendisleri sayesinde sarp bir yamaçta bulunan Alamut Kalesi'ni fethederek dünya tarihine geçmiştir. Alamut Kalesi oldukça sarp kayalıklarda kurulmuş, profesyonel suikastçı ve askerlerden oluşan Haşhaşiler tarafından korunmaktaydı. Usta okçular tarafından korunmakta ve alınması çok zor bir konumdaydı. Hülagü düşündü, taşındı ve mühendislerin akıl vermesiyle Alamut Kalesinin bulunduğu tepeyi rokete dönüştürmeye karar verdi. Nasıl mı yaptı? Önce kalenin altında bulunan tepenin içine tüneller kazdırdı. İçi açılan ve boşalan kanallara tamamen Hazar petrolü ve barut ile doldurttu. Daha sonra tünelleri ateşe verince, kalenin bulunduğu tepe adeta dev bir bombaya, rokete dönüştürerek havaya uçması sonucu ele geçirilmiş oldu (1258).

Han Hülagü ve Moğol ordusu, hiç alınamaz denilen Alamut Kalesi'ni fethederek Haşhaşi tehlikesini bitirir. Hülagü için sıradaki hedef Bağdat’tır.

Abisi Büyük Han ona, kendisine direnmeyen kasabalara ve milletlere hoşgörüyle davranmasını, ancak kendilerine direnen şehirleri ise tamamen kılıçtan geçirmesi yönünde öğütte bulunmuştur. Hülagü bunu hiç unutmaz; hatta fazlasını yapar.


Hülagü Han, Bağdat'a ulaşır. Abbâsi halifesi Mustasım'a teslim olmasını söyler. Halife ise kendisine saldırırsa Allah'ın gazabına uğrayacağını söyleyerek teslim olmayı reddeder. Halife Mustasım’ın hatasının pek çok tarihi kaynakta, yaklaşan Moğol ordusuna karşı kendi ordusunu güçlendirip, surları onarmak gibi yapılması gereken önlemleri almadığı yer almaktadır.

Hülagü Han, talebi reddedilince çok kızar. Moğol savaş makinesini acımasızca harekete geçirir. Moğollar, Bağdat'a oldukça kanlı bir sefer yapmış, Bağdat şehrini çok fazla zorlanmadan yıkıcı savaş gücü ile ele geçirmişlerdir. Ancak asıl dram Bağdat'ı fethettikten sonra yaşanmıştır. Dünya tarihine, katliamlar sayfası içinde geçen bu seferde, Bağdat'ta yaşayanların tamamının Moğol ordusu tarafından öldürüldüğü ifade edilmektedir.

13 Şubat 1258 günü yaşanan bu savaşta 90 bin kişinin katledilerek öldürüldüğü yer alır. Bir hafta boyunca Bağdat'ın yağmalandığı tarihi kaynaklarda geçer. Bağdat’ın alınması, diğer Moğol istilalarının ötesinde tüm Bağdat'ın harabeye döndürülmesi ve halkın katledilmesi sebebiyle, Moğol savaş tarihinin en acımasız seferi olarak nitelendirilir.

Hülagü Han, Orta Asya şaman inancına sahipti. Karısı Dokuz Hatun, annesi Sorgaktani ve en yakın arkadaşı Ketboğa ise Hristiyan Nasturi idi. Annesi ve karısının etkisinde kalan Hülagü Han'ın, Abbasilerin Türklere yaptıklarından dolayı ve ailesinin de telkinleriyle, Müslümanlara karşı çok sıkı bir nefret beslediği söylenir. Yaptığı faaliyetler de bunu doğrular niteliktedir. Moğollar, yapılan Düceyil Muharebesinin ardından Bağdat şehrini tamamen ele geçirmiştir. Kaçmak isteyenleri ise yakalayıp öldürmüşlerdir. Halife Mustasım yakalanmış ve öldürülmeden önce halkın katledilmesi ve şehrin yağmalanması kendisine izlettirilmiştir. Moğol kültürü ve bozkır geleneklerinde yer aldığı üzere, asil kanın yere düşmesi uğursuzluk sayıldığından, Halife Mustasım bir keçeye sarılıp atların ayakları altında çiğnetilip öldürülmüştür.

Hülagü Han'ın bu dönemde yaptığı katliamın boyutları oldukça çarpıcıdır. Kaç kişiyi öldürdüğü bilinmez ama dönemindeki Fransa Kralı IX. Louis'e yazdığı mektupta, ordusunun yaklaşık iki yüz bin kişiyi öldürdüğünü ifade eder. Bağdat, Abbasiler ve İslam tarihinde önemli bir yere sahip bir şehirdir. Yüzyıllar boyu büyük uğraşlar sonucu oluşturularak korunan kütüphaneler, camiler, eserler tamamen yağmalanmış, yakılmış ve Moğol istilasına uğramıştır. Bu nedenle İslam Rönesans’ının, Moğollar tarafından engellendiği günümüz tarihçileri tarafından ifade edilmektedir.

Hülagü Han, Bağdat’ın ardından Filistin seferine çıkar. Suriye ve Eyyubiler üzerine gider. Bir sonraki hedefi Mısır olacakken, abisi Büyük Han Mengü'nün ölümü üzerine Hülagü Han bu seferden vazgeçmek zorunda bırakılmıştır. Ardından taht karışıklıkları baş gösterir. Hülagü Han, hâkimiyeti altında bulunan kuzey bölgesine geri döndü. Bu süreçte yerine bıraktığı ordusu, daha sonradan ünlü Mısır sultanı olacak Baybars ve Memlük sultanı Seyfeddin Kutuz komutasındaki çoğunluğu Türk askerlerden oluşmuş Memlükler tarafından Ayn Calut bölgesinde yenilgiye uğratılınca Hülagü Han, intikam almak için yeni bir ordu topladı. Ancak bu sefer kuzeyde kuzeni Berke Han ona meydan okuyordu. Han Berke tarafından kendisine savaş açılınca Memlük üzerine bu seferden vazgeçer.
Kuzeni Berke ile yaptığı savaşta hayatının ilk yenilgisini alan Hülagü Han, Kafkaslarda bozguna uğradı. Bu savaş, Moğol orduları içinde yaşanan ilk savaş olup taht kavgalarının kıvılcımını ateşlemişti.
Hülagü Han takvimler 1265 yılını gösterdiğinde bugün İran’a bağlı Meraga şehrinde 46 yaşında ölmüş, atı ve cariyeleri de kurban edilerek onunla birlikte Urmiye Gölü’nde bir adaya gömülmüştür. Cenazesi, Şamanist geleneklere göre yapılan son hükümdar olmuştur. Yerini oğlu Abaka Han'a bırakmış, ancak İlhanlılar kendisinden sonra devlet olmak yerine birçok prenslik ve parçaya bölünerek küçülmüştür. Sonuçta, İlhanlılar tarihe gömülmüştür.
Hülagü Han, tarih sayfalarına büyük oranda kanlı Bağdat seferi, Abbasileri tarihten yok etmesi ve Alamut Kalesi'ni fethetmesiyle geçmiştir. Sanılanın aksine, bazı kaynaklarda bilime ve kimyaya çok ilgi duyduğu ifade edilse de bunun doğruluğu net değildir. Bazı tarihçiler onun aslında Türk olduğunu iddia etmektedir; ancak pek çok kaynakta Moğol hükümdarı olarak geçmektedir. Hülagü, kale kuşatmalarında her zaman Türk ve Moğol olmayan kişileri ön saflara sürmüştür. Çoğu İslam kaynağında en büyük zalim olarak yer alan Hülagü Han, Bağdat seferinde yaptığı yıkımla İslam tarihine çok büyük zararlar vermiştir.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski