Günümüzde, "ghetto" veya "getto" terimi, daha çok kenar mahallelerde yabancıların ve azınlıkların toplu olarak bulundukları yerlere verilen isimdir. Ülkemizde böyle bir tabir kullanılmamakla birlikte, özellikle Avrupa ülkelerinde ve ABD’de "getto" kavramı ortaya çıkmıştır. Ghetto, daha çok ırksal ayrımı ifade ettiği ve ötekileştirdiği için coğrafyamızda bu tür bir kavram yerleşmemiştir.
Avrupa ve ABD’de, daha çok göçmen işçilerin toplu olarak yerleştiği ve nispeten kapalı mahalleler olarak adlandırılan getto kavramı ve getto kültürü nasıl ortaya çıkmıştır?
Tarihsel etimolojisine bakıldığında, "getto" İtalyan kökenli bir kelimedir ve Ortaçağ’da Venedik’te ortaya çıkmıştır. Venedik’teki Hristiyan halk, Yahudilerin yaşadığı Baruthane isimli arka mahalleyi "getto" olarak adlandırmıştır. Baruthane bölgesi o dönem tehlikeli ve pis bir mahalle olarak tasvir edilmiş ve bu Yahudi yerleşimi, diğer Venedikliler tarafından "getto" olarak isimlendirilmiştir. Baruthane, Yahudiler için zorunlu bir yerleşim yeri olarak oluşturulmuştur; bir Yahudi’nin dışarıda yaşamasına izin verilmemiştir. O dönemde Baruthane, etrafı surlarla çevrili ve sadece giriş-çıkış için iki kapıya sahip bir yerleşim bölgesi durumundaydı. Yahudiler, gece olduğunda gettolarına dönmek zorunda kalırlardı. Hatta Strazburg gibi şehirlerde, Yahudilerin gettosuna dönmesi gerektiğini belirten Judenglocke isimli gece çanı çalınırdı. Bu çan, Yahudilerin artık saatlerinin dolduğunu bildirirdi. İkinci Dünya Savaşı’na kadar bu Yahudi ayrıştırması Batı Avrupa’da sürmüş ve yerini gaz odalarına bırakmıştır.
Hristiyanlar ile Yahudiler arasında tarihten günümüze kadar var olan bir gizli düşmanlık bulunmaktadır. Hristiyanlar, Yahudileri sürekli ikinci sınıf vatandaş olarak görmüş ve aşağılamıştır. Biliçaltında Hz. İsa’nın Yahudiler tarafından Roma Valisi Pilatus’a şikayet edilmesi ve bunun sonucunda Hz. İsa’nın öldürülmesi (Kuran-ı Kerim’de de Hz. İsa’nın yerine onu ihbar eden Yahuda’nın Hz. İsa zannedilerek öldürüldüğü belirtilmektedir: “Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı.” [Nisa, 4/156]) bir sebep olsa da, Yahudilerin kıvrak zekaları ve ticaretteki üstünlükleri, göçmen oldukları ülkede bu ekonomik avantajları nedeniyle Hristiyan Batı dünyası tarafından sevilmemelerine ve özellikle İspanya’da olduğu gibi soykırıma tabi tutulmalarına neden olmuştur.
Osmanlı döneminde ise Avrupa’da zulme uğrayan Yahudilere kucak açılmış; Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar aynı semtlerde komşuluk yaparak eşi az görülen bir dostluk köprüsü oluşturmuşlardır.
Musevilerin yaşadığı yer olarak tanımlanan "getto" kavramı, bugün Batı dünyasında göçmen işçiler, mülteciler ve sığınmacıların oturduğu, kendine özerk, fakir, tehlikeli ve kapalı gördükleri mahalleleri tanımlamak için genişlemiştir. Bugün getto kavramı, Batı’da ve ABD’de özellikle siyahi kişilerin yaşadığı bölgeleri isimlendirmek için kullanılmaktadır. Ghettolar sadece ikamet yeri olarak ayrılmamış; kendine ait kültür ve dil ile birlikte ideoloji olarak da farklılaşmıştır. Ghetto kelimesi, farklı dillere "getto" veya "getto" olarak geçmiştir. Günümüzde "getto tarzı" ve "getto modeli" şeklinde akımlar ortaya çıksa da, getto kavramının tarihsel geçmişi ve günümüze kadar geçen sürede bakıldığında, ghettolar acı ve ötekileştirme ile dolu bir kültür olmuştur.
Yorum Gönder